Twenty7 geliyor
Los Angeles dışında daha önce San Francisco, İstanbul ve Foça’da konserler veren Twenty7, San Diego’daki müzikseverler ile buluşmaya hazırlanıyor…
Twenty7‘in iki üyesi Okan Sarlı ve Volkan Barut, yakın zamanda talihsiz bir motorsiklet kazası geçirmişti. San Diego’da verecekleri konser bu tatsız olayın ardından ilk canlı performansları olacak: www.artpwr.com
“Konserler bizi heyecanlandırıyor. Los Angeles dışındaki müzikseverle buluşmak çok güzel. Her birinin bize verdiği keyif ve heyecan ayrıydı. San Diego’da büyük bir Türk dinleyici kitlesinin olması ve onların bize duyduğu ilgi bu konsere ayrı bir önem katıyor. Umarız oradaki dinleyiciler, sahnelere adımıza yakışır bir şekilde geri dönmemize yardım ederler ve harika bir gece olur. Bekle bizi San Diego!” diyorlar…
Twenty7’in öyküsü
Müzik camiasındaki dünyaca ünlü ve değerli bir çok ismin 27 yaşında hayatını kaybetmesi, grubun ismini belirlemiş.
2007’de Los Angeles, Kuzey Hollywood’ta bulunan “Amp Rehearsal” da vermiş oldukları ilk konserle açılışı yapmışlar. Okan Sarlı’nın daha önce beraber çalıştığı müzisyen Alper Çakır’la yola çıkan grup, bir çok müzisyenin katılımıyla doğaçlama müzik denemeleri yapmıştı. Ünlü Whisky a Go Go’ da ana grup olarak sahne alan Twenty7 bir çok yerde konser verdikten sonra bugünkü kimligine kavuştu demek yanlış olmaz. Beş şarkıdan oluşan “Papatya“ adındaki ilk cd’leri hala konuşuluyor.
Okan Sarlı, grubun baş gitaristi ve vokalisti. 2001’de İzmit’ten Los Angeles’a müziğini daha geniş kitlelerin duyabilmesi amacıyla yerleşmiş. Bu zaman diliminde bir çok müzisyenle çalışmış ve sahne almış, son olarak 2007’de Twenty7 grubunu kurmuş.
Murat Arıkan, grubun gitaristi. Uzun süredir Amerika’da yaşıyor aynı zamanda Kaliforniya Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi alıyor. Daha önce başka gruplarla da deneme ve enstrümantel müzik yapmış. 2008’de Okan Sarlı ile tanışıyor ve Twenty7 serüveni başlıyor.
Volkan Barut, grubun perküsyon üyesi. İzmir ve İstanbul’da bir çok yerde sahne aldıktan sonra 2008’de abisinin de yaşadığı Los Angeles’a dil eğitimi sebebiyle gelmiş. Gruba darbukası ile katılmış. Zaman içinde grubun kalıcı üyesi olmuş.
Kurt Onalp, grubun bateristi. Pepperdine Üniversitesi’ndeki eğitimini yeni bitirmiş. Okul yıllarında bir çok grupla çalışmış. Grup üyeleri ile beraber doğaçlama müzik denemeleri yapmaya başlamış ve grubun bir parçası olmuş.
“Müzik hepimiz için geliş sebebi olmasa da burada kalmamızdaki en etkili nedendir. Şu anda bizi ABD’ye bağlayan şey birbirimiz, yaptığımız müzik ve bu müziği paylaştığımız insanlardır” diyorlar.
ABD’de, özellikle Los Angeles gibi değişik kültürlerin buluştuğu bir şehirde müzik yapmak keyifli olsa gerek; diyorum…
Burada bulunmanın özel ve ilham verici olduğunu söylüyorlar: “Buradaki koşullar sanat (müzik) üretebilmemiz için çok elverişli. Zaten çok büyük ve tanınmış müzik dünyasını içinde barındıran Los Angeles, bizim gibi değişik kültürler çerçevesinde sanatla uğraşan bir çok kişi ve gruba ev sahipliği yapıyor. Burada olmanın bize sağladığı kolaylık ise; yaptığımız müzik için bize hazır bir kitle bulunduruyor olması. Her ne kadar hatırı sayılır bir yabancı dinleyici kitlesine sahip olsak da, Los Angeles’ta çok büyük müzisyenlerin sahne aldığı, buradaki yerli grupların çıkış yakalamaya çalıştığı, Whisky a Go-Go, The Viper Room, The Joint gibi mekanlarda, Türk dinleyicilerinin bir Türk rock grubu izleme fırsatı bulması çok ayrı bir olay.”
Müziklerini nasıl değerlendirdiklerini merak ediyorum…
Yaratıldığı anki duygularını yansıtan, içinde zaman zaman arabesk/rock tonlarıyla Türk ezgileri barındıran bazen de sert, keskin hatlara sahip bir müzik şekli olarak yorumluyorlar. Bir tarzla, bir çeşitle sınırlı kalmak istemediklerinin altını çiziyorlar: “Müzik yaparken hissettiğimiz şeylerin birazını dinleyiciyle paylaşmak bize yetiyor çünkü müzik paylaştıkça daha güzel olan ve o an ki iç dünyamızı yansıtan, dolayısıyla içten, samimi bir dışa vuruş aracı oluyor.”
Belirli bir çalışma metodlarının olmadığını belirtiyorlar: “Bir sonraki konserimize odaklı uzun süren provalarımızda şarkılarımızı elden geçiriyoruz. Yeri geldiğinde tüm şarkılarımızı bir çırpıda çalıp o anki enerjiyle yeni şeyler yaratıyoruz, ya da tüm prova boyunca bir şarkının tek bir kısmını bıkmaksızın tekrarlayarak çalışıyoruz. Gerek kendimize ait stüdyomuzda gerek birbirimizin evinde, bazen açık havada hatta kumsallarda, ormanlarda, kısacası nerede kendimizi iyi hissedersek orada çalışabiliyoruz.”
Artık herşeyin internette olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Sizin için de avantajları vardır kuşkusuz…
Biz interneti çok büyük bir medya veritabanı olarak değerlendiriyoruz ve bizim çalışmalarımız da dahil herşeyi kapsamasını gayet doğal buluyoruz. İnterneti lehimize kullanmaya çalışıyoruz, yeni şarkılarımızı, konser tarihlerini, basın bültenlerimizi dinleyicilerle bu şekilde kolayca paylaşıyoruz ve bu kolaylığın bize sağlanmasını başlı başına bir avantaj olduğunu düşünüyoruz.
Son yıllarda Türkiye’de Replikas, Redd, Pinhani gibi iyi rock grupları çıktı, ne dersiniz?
Türkiye’de çok farklı tarzlarda çok kaliteli müzik yapan gruplar onlar. Kendilerine ait bambaşka müzik formülleri mevcut. Beğeniyoruz.
Türkiye’deki müzik endüstrisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Orada da şansınızı deneyecek misiniz?
Los Angeles’tan bakıldığı zaman zorluk yerine aksine kolaylıkları ve burada yakalanmayacak fırsatların orada daha belirgin olduğunu görüyoruz. Türkiye’de yaşamak bazı açılardan zor ama yaptığın müziği pazarlamak, sesini duyurmak, hayran kitlesi oluşturmak ve album çıkarmak bizce daha kolay. Grubun varoluş yeri Los Angeles, Kaliforniya. Bu grup üç senedir burada konser veriyor ve her geçen gün biraz daha geniş bir kitleye sesleniyor. Çıkış yapmayı planladığımız yer elbette burası. Burada başarıyı yakalamış bir grubun Türkiye’de ayrı bir çaba sarfetmesi gerektiğini düşünüyoruz.
“Keşke bu projede ben de olasaydım” dediğiniz bir çalışma var mı?
Twenty7 olarak geride bırakmış olduğumuz ve şu ana kadar elde ettiğimiz başarılara bakacak olursak “keşke” kelimesini sarfedecek bir eksik yaşadığımızı sanmıyoruz. Yabancı bir ülkede kendi çabaları ile tüm zorluklara dayanarak ayakta kalmış, azmi ile bugüne gelmiş ve daha katetmesi gereken çok yolu olan Twenty7’in “keşke bu projede ben de olsaydım” ifadesini başkalarına dedirtecek çalışmalara imza atacağını düşünüyoruz.
Son soru: Kendinizi görmek istediğiniz yer neresi? Projeleriniz?
Twenty7 olarak yapabileceğimizin en iyisini en güzel şekilde yaparak yolumuza devam etmek istiyoruz. Bu serüvende her zaman sürprizlerle karşılaşmak ve müziğimizi dinlemek isteyenleri görmek bizim için yeterli olacaktır. San Diego’ da vereceğimiz konserden sonra New York’ta doğu turu yapmayı planlıyoruz ve yıl sonunda tekrar stüdyoya girip yeni şarkılarımızı kayıt etmeyi hedefliyoruz.
(Turkish Journal)