Bir koreografi sihirbazı: Korhan Başaran
Korhan Başaran’ın koreografisini yaptığı New York’ta sahnelenecek “Seeking Beauty” isimli gösteri için geri sayım başladı!
ATS (The American Türkish Society) ve Moon and Stars Project’in sponsorları arasında olduğu York Dance Works’un “Seeking Beauty” isimli dans gösterisini 6-7-8 Kasım tarihlerinde New York’taki The Merce Cunningham Studio’da izleyebilirsiniz. Gösteride, Korhan Başaran ile birlikte Becky Chaleff, Christiana Axelsen, Elliott Reiland, Peiju Chien ve Philip Montana sahne alacak. Gösteride, Korhan Başaran ile birlikte Becky Chaleff, Christiana Axelsen, Elliott Reiland, Peiju Chien ve Philip Montana sahne alacak.
Başaran, 1998’de koreograf Binnaz Dorkip’le modern dans çalışmaya, aynı yıl Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’yla dans etmeye başlamış. 2000’de Dorkip’in kendisi için yarattığı “Avec Bach” isimli eserle, Fransa Uluslararası Avignon Festivali’ne katıldığını öğreniyorum. 2001’de Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun olmuş. 2002-2005 yılları arasında, Hürrem Sultan Dans Projesi’nde oynadığı “Bostancıbaşı” rolündeki performansı ile birçok kişiden övgüler alan Başaran, Zeynep Tanbay Dans Projesi’nde, kurulum aşamasından itibaren, iki sezon boyunca yer almış ve burada dans dersleri vermiş. Marcel Avram’ın kurduğu “Night of the Sultans” adlı topluluktan aldığı teklif sonucu Kanada, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan’da konuk solist olarak gösteride rol almış.
İlk koreografi çalışmasını merak ediyorum…
İlk koreografi çalışmasının, “Yedi veya Yüreğim Böyle Söyledi” olduğunu ve ardından “Su gibi”, “Mahrem” ve piyanist Mehmet Okonşar’la ortak bir piyano-dans resitali olan “Tango Yansımaları”nın geldiğini belirtiyor.
Cem Ertekin yönetimindeki Çağdaş Bale Topluluğu için hala gösterimde olan “Kaotika” adlı koreografik çalışmayı gerçekleştiren Başaran, “Aşklama” adlı projesinin içinde de yer alan “Tek Kişilik Diyalog” adlı koreografisiyle Hannover Koreografi yarışmasına, ünlü ressam Yalçın Gökçebağ’ın desteğiyle katılmış ve jüriden, seyirciden çok olumlu eleştiriler almış. Çoğumuzun bildiği üzere, Broadway’de ilk sahnelenen Türk müzikali olan Hisseli Harikalar Kumpanyası’nın koreografisini de Başaran üstlendi.
Profesyonel kariyerini New York’ta sürdüren Başaran’a, “Dansçı olmaya nasıl karar verdiniz?” diye soruyorum…
“Ben dansa oyunculuk eğitimi aldığım süreçte başladım. Bir oyuncu olarak bedenimi, enstrümanımı geliştirmekti amacım. Sonra Binnaz Dorkip’le tanıştım, kendisi beni bir süre eğitti ve Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu ile tanıştırdı. Benim de dans kariyerim başlamış oldu” diyor…
Amerika macerası nasıl başladı?
Amerika’ya ilk kez 2002’de geldim. Kısa bir ziyaretti, Bilkent’ten yeni mezun olmuştum. Sonra Türkiye’ye döndüm ve yoğun bir dansçılık ve dans üretimi yıllarım oldu. 2008’in sonlarına doğru yine bir ziyaret etmek istedim New York’u ve iki aylık bir seyahat için geldim. Bu önümüzdeki gösteride sergilenecek “Elegy” adlı düeti ortaya çıkardım. Ancak asıl macera, üretim ve yoğunluk 2009 Şubat sonu gibi New York’a inişimle birlikte başladı. Geldikten bir hafta sonra Cunningham gibi çok önemli bir dans merkezinden burs aldım, hatta bu eğitim sürecinde temmuz sonunda 90 yaşında kaybettiğimiz efsane isim Merce Cunningham’la da çalışma fırsatı buldum. 1970’de sahnelenen “Tread” adlı koreografinin yeniden sahnelenişinde ben de dans ettim. O dönem zaten devam eden Hisseli Harikalar’ın prömiyerini yaptık. Ayrıca New Yorklu topluluklardan Mark Lamb Dance’le sahneye çıkmaya başladım. “STEPS on Broadway” adlı dans merkezinde de “Tek Kişilik Diyalog” adlı parçamı sergiledik, çok güzel tepkiler aldım. Yani adımımı attığım günden beridir koşuyorum, çok da memnunum.
Peki, Amerika’da bulunmanın çağdaş bir sanatçı olarak size sağladığı kolaylıklar neler?
Tabii az önce anlattığım gibi çok önemli isimlerle çalışma fırsatı bulmam, benim için müthiş bir şans oldu. New York dünyanın kültür başkentlerinden biri olduğu için, bir şekilde tüm dünyada üretilen işlere gözatabilme şansınız oluyor. Bu da kendi arayışınızda keşfettiklerinizi diğer üretimlerle karşılaştırma, kendinizdeki farklılıkları algılama şansı getiriyor. Bundan sonra seçtiğiniz renkleri kendi paletinize katarak boyamaya devam ediyorsunuz.
ABD’de yaşayan Türk sanatseverler çalışmalarınızda sizi destekliyorlar mı?
Bu yeni koreografimin prodüksiyonunda, Hisseli Harikalar’da da hem sahnede hem sahne arkasında son derece aktif bir şekilde görev alan arkadaşlarım Zümrüt Atlı, Özgür Cebioğlu, Salih Atlı ve Zeynep Güven’in de yardımlarıyla gerçekleştiriyoruz. Projeme ilk olarak Moon and Stars Project, prodüksiyon ortağı olarak katkıda bulundu. Fenerbahçe USA’den, Eurotard adlı dans kostümleri üreticisi bir firmadan ve Ali Baba Restaurant’dan da projem için destek aldık.
Sayın Başkonsolosumuz Mehmet Samsar ve Konsolosumuz Başar Sen’in desteklerine de değinmeden geçemeyeceğim. Bizi bıkıp usanmadan dinleyip yönlendirdiler, tavsiyelerinin büyük faydasını gördük. Ayrıca Kültür ve Turizm Ateşeliği’mizin tanıtımımız için ciddi katkıları oldu. Ateşemiz Sayın Nihan Bekar bizzat ilgilendiler konuyla. Burada sanki bir şekilde daha iyi sahip çıkılıyor üretilene belki de bu kadar uzak olmaktan mı bilemiyorum ama daha çok birbirimizin emeğine gereken destek ve saygıyı gösteriyoruz. Anavatana böylesine uzakken daha bir biliyoruz birbirimizin kıymetini sanki. Ve şayet ortada taktir edilecek bir ürün varsa mutlaka hakkettiği taktiri görüyor. Ben burada beni destekleyen herkese şükranlarımı bir kez daha belirtmek isterim.
Hisseli Harikalar Kumpanyası iddialı bir projeydi. Beklenilen ilgiyi gördü mü?
Hisseli Harikalar, başarılı bir projeydi. Broadway’in en önde gelen sahnelerinden birinde, bir Türk müzikalı sahnelendi. Hayal gibi görünen, gerçekleştirildi. İnanın müthiş özverilerle, müthiş bir ekip ruhuyla gerçekleştirildi.
Seeking Beauty ile karşımıza çıkacaksınız? Bu proje hakkında biraz detay verebilir misiniz?
Ben New York’a gelirken, hiçbirşeysiz, sadece inancım ve birikimimle geldim. Görmek zorundaydım, bir sanatçı olarak ne kadar uçlara gidebileceğimi, ürettiklerimi nerelere ulaştırabileceğimi, hangi evrensellikte insanlarla buluşabileceğimi görmek zorundaydım. İşte bu yeni koreografimde de aslında hiçbir kaygı gözetmeden, sadece –elbette benim anlayışımdaki- güzelliği ortaya koymak istedim. Hatta belki izleyicilerin yüreklerine dokunabilecek kadar sade, damıtılmış ve güzel bir dans çıkarmak istedim.
Gerçek güzellik sizce nedir?
Bu gerçekten zor bir soru. Ben de bir şekilde bunu tanımlamaya çalışıyorum, bunu arıyorum. Ben ne getirebiliyorum kendimden ne gibi renkler çıkarabiliyorum. Herhalde ne olursa olsun, son derece dürüst olmak, dürüst bir şekilde söylemek, anlatmak, yaratmak, sunmak.. Ben zaten sunduğum seyin güzel olduğuna inandığımda, karşımdakini de inandırabiliyorumdur.
Sahne arkası mı, yoksa önü mü sizi daha çok çekiyor?
Tabii aslında sahne üzerinde olma tutkusuyla başladı herşey. Tüm üzüntülere, sıkıntılara, zorluklara, sonunda alkış geleceği için katlanıldı. Yani sahneden kopmak zor ama şimdi buradan bakabilmek, yani koreograf olarak sizin hayal ettiğiniz bir gerçekliğe insanları sürüklemeniz, inandırabilmeniz de gerçekten müthiş bir his ve müthiş bir güç. Hayata da doğru bir yerden bakabildiğinizde, görüyorsunuz ki aslında malzemeler asla tükenmiyor, ben de tüm hayatı algıladığım açıdan öyküler sunuyorum izleyicilere. Yani gerçekten ikisi de ayrı bir renk ve güzellik.
Sahnede olma anını nasıl ifade edersiniz?
Her detayın farkındalığı aslında ilk aklıma gelen şey oldu. Tuhaf bir durum, bir süredir prova ettiğiniz, enerji koyduğunuz birşeyi nihayet, ışıklar altında, makyajı, kostümüyle, orda zaman zaman nefeslerinin kesildiğini hissettiğiniz seyircilere sunuyorsunuz. Yani provalarda hata yapılır, provadır düzeltilir ancak sahnede hata yaparsanız geri dönüşü yoktur. Seyirci o an orda gerçekleşene tanık olmaktadır. Dolayısıyla tüm algılarınız size hizmet etmek için son derece açık bir şekilde, alarm halindedir. Ve siz, dışardan son derece soğukkanlı, emin ve sakin görünmektesinizdir.
Sahne dışında provaları da merak ediyorum. Çalışma yönteminizi bizimle paylaşır mısınız?
Aslında dansçılara sormak lazım bunu. Zaman zaman sert olduğum olabiliyor, bir de hayal ettiklerinizi kelimelere dökmek her zaman o kadar da kolay değil. Dolayısıyla sizin yaratınız, elinizdeki dansçıların da taleplerinizi cevaplamalarına bağlı. Şimdi ben ısrarcı olamam ki yeşil rengine, kırmızı gibi görün diye. Dolayısıyla o noktada benim yeşili nasıl boyarsam kırmızı gibi gösteririm, bunun yolunu benim bulmam ve boyayı ona göre kullanmam lazım, ya da değiştirmem. Yani hareketleri de elimdeki malzemeye uygun seçmeliyim. Bazen öyle koreografiler izliyorum ki, dansçı hareketin altında eziliyor. Sonuçta da izleyiciyi rahatsız eden birşey çıkıyor ortaya, sürekli yapılmaya çalışılan ama tam anlamıyla başarılı olunamayan hareketler. Ben bunu olabildiğince tercih etmiyorum, yani tamamen hareketimden de özveride bulunmuyorum, ama bir şekilde ortak bir noktada buluşturmaya çalışıyorum tüm koşulları.
Nasıl bir koreografsınız; kolay anlaşılan, zor?
Bunu da tabii seyircilere sormak uygun olur. Ama dürüstçe söylemem gerekirse, duyguları, düşünceleri, tavırları doğru gözlemleyip analiz edebildiğimi düşünüyorum. Dolayısıyla da ortaya çıkardığım ürünlerin insanlar tarafından anlaşılabildiğini, izleyenlere bir şekilde bir his ortaklığı yarattığını düşünüyorum ya da duyuyorum sonrasında insanlardan, bu da beni memnun ediyor.
Tiyatrocu bir geçmişinizin olması büyük bir avantaj diye düşünüyorum, ne dersiniz?
Belki de. Yani elbette dansa, ilişkili ama başka bir disiplinden bakabilmek, iyi bir avantaj getiriyor. Bir de sahnedeki karakterler arasında ilişkiler kurulurken veya atmosfer yaratırken, ya da yıkarken tamamen yaratılmış atmosferi, evet drama bilgisi gerekten müthiş değerli bir bilgiye dönüşüyor.
Etkilendiğinizi düşündüğünüz veya onu takip etmek beni geliştirdi dediğiniz biri var mı?
Beni dansa karşı da cesaretlendiren, ilk adımlarımı atmamda büyük yardımları, destekleri olan, sadeliği ve üretkenliğiyle her zaman etrafını da besleyen sevgili hocam Binnaz Dorkip, herhalde ilk aklıma gelen ve en önemli isim benim için. Fakat sonrasında tanışıp birlikte çalışma hatta bazan sadece sohbet fırsatı bulduğum halde beni düşünmeye sevkeden ve geliştiren dans sanatçıları deyince Cem Ertekin, Zeynep Tanbay, Timur Ratlas, Beyhan Murphy, Önay Miser, İhsan Bengier, Uğur Seyrek, Yıldız Çankaya, Geyvan Mc Millen, Kaya İlhan gibi bir sürü çok değerli isim geliyor. Şimdi de Merce Cunningham’in kurduğu sistemi büyük bir hayranlıkla izleyip, o sistemden çok fazla şey öğreniyorum.
Hedefiniz?
Herhalde ürettiklerimin dünya sanatında beğeniyle izlenmesi beni son derece memnun eder. New York’a gelişimin asıl sebebi de bu, tüm dünyaya sunabilmek ürünlerimi. Hala hem dansçı, hem koreograf olarak öğreneceğim o kadar çok şey ve kendimde keşfedeceğim o kadar çok renk var ki, cesurca hepsini denemek istiyorum. Zaman zaman oyunculuğu özlüyorum, dans ve tiyatroyu bir yerde buluşturabilecek bir tek kişilik oyun tasarlıyorum. Yavaş yavaş belki de bir topluluk kurmak, hatta sadece topluluk değil ama doğru bir sistem oluşturmak, belki bir ekole dönüşmek, tabi bunun üçü bucağı yok. İşte sanat bu yüzden son derece inanılmaz birşey, siz sadece üretmeye devam ediyorsunuz ve sunduklarınız, birilerinin hayatında belki birşeyleri değiştiriyor, ama siz arayışa devam ediyorsunuz. Ta ki en mükemmele ulaşana kadar..
Yeni projeler var mı?
Evet, var… Bunu aslında 2009-2010 sezonunun bir açılışı gibi de görüyoruz. Bu projede de beraber çalıştığım prodüksiyonu gerçekleştiren arkadaşlarımla bir de mart – nisan gibi, tüm gecenin benim koreografilerimden oluştuğu bir başka proje üzerine çalışmalarımız başladı. Yani bu biter bitmez, herhalde pek ara vermeden direk onun üzerine çalışmalarımız başlayacak. Orda beni çok da heyecanlandıran durumlar, gelişmeler var. Bakalım umarım biraz daha yol katettiğimizde bunları da konuşuyor oluruz.
Son olarak, “Korhan Başaran kimdir?” sorusunun cevabını sizden alabilir miyiz?
Ben de sorularıma cevaplar arayan, hayatı algıladığım, gördüğüm şekliyle sunmaya çalışan, sıkıntılara rağmen yürüdüğüm yola inanan ve yürümeye, üretmeye devam eden biriyim… Diğer sanatçılar gibi…
Fotoğraflar: T. Ülkü Tekten
Daha ayrıntılı bilgi için: www.korhanbasaran.com
(Turkish Journal)