Obama, “soykırım” demeden bir 24 Nisan daha atlatabilecek mi?

“Soykırım” iddialarını içeren bir bildiri ABD Temsilciler Meclisi’nde 4 Mart’ta oylamaya sunuluyor. ABD’deki “soykırım” iddialarına karşı çalışmalar yürüten ATAA’nın seçilmiş Başkanı Ergün Kırlıkovalı, sürece dair düşüncelerini açıkladı. 
ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde 4 Mart’ta Türkiye-Ermenistan arasındaki tarihi sürece dair bir bildiri görüşülüp oylanacak.  ATAA Başkanı Ergün Kırlıkovalı bu sürece dair şöyle konuştu:

“Toplum olarak tüm temsilcilere ve medyaya sürekli yazmamız gerekir. ATAA ve FTAA ortak olarak medyaya ilanlar verdi; Kongre’ye mektup yazıldı. Bireysel olarak ise TCA (Turkish Coalition of America) ve USTN (US Turkic Network) otomatik mesaj (capwiz) kampanyaları başlattı ve bugüne kadar beşbine yakın mesaj gitti. Bunların hepsi çok iyi de, yeterli mi diye sorarsanız belki değil. Ama toplumumuzun bilgi, duyarlılık ve destek seviyesi arttıkça, bu durumun daha iyiye gideceği açıktır”

Peki, ABD Kongresi için Türkiye-Ermenistan arasındaki tarihi yargılama neden bu kadar önemli?

Bu bağlayıcılığı olmayan bildiridir (non-binding resolution.) Gerçek değeri değil sembolik anlamı önemlidir. Her yıl Kongre’den bu tip binlerce bildiri geçer. Bu yüzden iyi organize olan bir grup, böyle bir bildiriye kolayca destek bulabilir. Şu anda HR 252’yi destekleyen imza sayısı 137dir. Aynı bildiri 106 nolu yasa tasarısı olarak 2007’de 218’den fazla imza toplamıştı ama Türkiye bastırınca bunlardan 25 tanesi geri çekilmişti. ABD Kongresi için bunun önemli olduğunu düşünmüyorum çünkü birçok temsilci Ermenistan’ın ve hatta Türkiye’nin nerede olduğunu bile bilmeden, sadece arkadaş hatırı için, imza koyar. Ama Ermeni lobisi için çok önemlidir bu. Hal böyle olunca, imza toplamak zor olmuyor tabii.

Bu bulanık havada Başkan Obama’nın şu an için sessiz olmasını neye bağlıyorsunuz? 

Şimdi Obama’nın ve danışmanlarının kafalarında bin tilki dolaşıyor ve hiçbirinin kuyruğunu birbirine değdirtmemeye çalışıyorlar. Hesap şu: Türkiye ve Ermenistan parlamentolarında bekleyen protokoller, biraz itiş-kakıştan sonra bile olsa, ABD baskısıyla onaylanır ve yaklaşma başlar. Böylece Obama da “soykırım” lafını söylemeden bir 24 Nisan daha atlatır. Neden diye sorarlarsa da “Barış için” der ve inandırıcı da olur. Protokoller geçmezse, o zaman Obama iyice zor durumda kalır; çünkü Ermenilere verdiği sözü tutup “soykırım” demesi gerektiğini ama böyle derse Türkiye’yi de kaybedeceğini biliyor. ABD, hiç de sevilmeyen Irak ve Afganistan savaşlarından çekilmesi için Türkiye’nin olmazsa olmaz olduğunu da çok iyi biliyor. O zaman sorun şu: “soykırım” deyiverip sadece Ermenileri mi memnun etsin? Yoksa demeyip Türkiye’yi ve ardından savaşlardan çekilme projesini hayata geçirerek, tüm Amerika’yı mı memnun etsin? Obama’nın sessizliğinin ardındaki fırtınalar bunlar.

Yahudi lobisi İsrail ile yaşanan gerginlik sonrası bu tasarıda Türkiye aleyhine karar verebilir mi?

Verebilir. Ama sadece alt-komisyon aşamasında. Çünkü bu tasarının alt-komisyondan perşembe günü geçeceğini zaten şimdiden biliyoruz. Ama geçtikten sonra tasarının Kongre gündemine alınmayacağını, alınırsa da oylamaya sokulmayacağını, sokulursa da son dakikada geçirtilmeyeceğini de iyi biliyoruz. Çünkü aksi, yani Ermeni lobisini memnun etmek için Türkiye’nin feda edilmesi, Obama için politik bir intihar olur. Irak ve Afganistan’da bataklığa saplanır ve ilk seçimlerde kaybeder. Olay bu kadar ciddidir. Türkiye’nin Ermeni yalanlarından ve şımarıklığından bıktığını, Obama, “soykırım” derse ve/veya tasarı Kongre’nin tamamında geçerse, Türkiye’nin kimsenin gözünün yaşına bakmayacağını çok iyi biliyorlar. Türkiye’yi tam kaybetmemek kaydıyla, “hangi çizgiye kadar kızdırabiliriz ve böylece Ermenileri memnun etmiş oluruz”un hassas hesapları içindeler. Yahudi lobisi, Türkiye’nin İsrail’e ihtiyacı olmadığını ama İsrail’in Türkiye’siz Ortadoğu’da barınamayacağını çok iyi biliyorlar. Böylece çok taraflı bir danışıklı dövüştür gidiyor.

“Bu iş 100 metre deparı değil, uzun bir maraton koşusudur”

Türkiye-ABD ilişkilerini lobilerin tekelinden çıkarmak için ne yapmalı?

Ermeniler yüz senedir çalışıyor; 26,000 kitap yazdıkları söyleniyor. Bir sürü filmler yaptılar. Tüm kütüphanelere ve yer yer ders kitaplarına, müzelere, girdiler. Yani yediden yetmişe herkesin beynine nüfuz etmeye çalıştılar. Biz ise son otuz yıldır uyandık ve karşı hücuma geçtik. Yazdığımız kitap sayısı birkaç yüzü geçmez. Ortada bu kadar büyük bir bilgilenme ve yayılma dengesizliği varken, sihirli bir değnekle bu işin Ermeni tekelinden çıkarılacağını düşünmek yanlış olur. Daha çok çalışacağız; daha çok yazacağız; daha çok araştıracağız; daha çok konuşacağız ve bir kuşak içinde bu oyunu dengeleyeceğiz. Türkiye’nin güçlü bir ekonomiye sahip olması, bölgesinde askeri, politik, kültürel ve diğer alanlarda lider olması, bu konunun dengelenmesinde hızlandırıcı olacaktır. Ermenilerin hayali olacak iş değildir, bunu onlar da biliyor. Asimilasyonla hakim kültürler içinde kaybolmamak ve soykırım endüstrisini daha da karlı hale getirmek için çalışıyorlar. Yani durumu anlayan Ermeni liderlerin kafasındaki olay zaten hedefe varmak değil, hedefe yapılan yolculuktur. Bu yolculuk sürdükçe Ermeni vardır; yolculuk biterse Ermeni de biter. Bunun farkındalar.

Erdoğan’ın ABD ziyareti 24 Nisan’a kadar geçirilmesi beklenen tasarıya etkili olacak mı? 

Bildiğiniz gibi, Erdoğan nisan başı ABD’ye, Obama’nın nükleer silahsızlanmaya giden bir dünya projesine katılmak üzere, davetli olarak gelecek ve Obama ile de başbaşa konuşacak. Bu toplantının HR 252 tasarısının geçmemesi için yüzde yüz etkili olacağı düşünülüyor. Hatta bunu Ermeniler bile biliyor. Zaten hırçınlıkları da bundan; çünkü bakıyorlar ki ağızları ile kuş tutsalar tasarı bir türlü geçmiyor. Ne derler, aklın yolu birdir. Ne kadar yaygara kopartılırsa kopartılsın, günün sonunda akıl galip gelir. Bu hep böyle olmuştur. Bu sefer de böyle olmaması için bir neden bulunmuyor. Ama gene de çok çalışmamız gerekiyor. Bu, bizler için kendimizi anlatma fırsatıdır. Bu fırsatı kullanmaya çalışıyoruz.
Dostlardan, ATAA’nın geçen temmuzda başlattığı www.mediawatchnow.com adresine girip günlük medya alarmlarına bir destek vermelerini dileriz. Bizim insanımızın artık tribünlerden sahaya inmesinin zamanı geldi. Hergün sadece birkaç dakika içinde verilen adreslere, verilen metinleri kes-yapıştır yöntemiyle ulaştırabilirler. Böylece elde edilecek zaferde payları olmuş olur. Türkiyemiz’e de yararları dokunmuş olur.

 

(Turkish Journal)

Become a patron at Patreon!