Kültürel sermayemizi belgeleyen bir film…
Türünün tek örneği olan belgesel, malzemesini gerçeklerden alan bir müzikal film: “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları…” Film, sonbaharda Türkiye’de gösterime girecek. Antik kültürleri, imparatorlukları, mitolojileri ve yaşanmış görkemiyle dünyada eşi benzeri olmayan Anadolu’nun 10 binyılı aşan bir geçmişten kalma egzotik mekanları ve insanları arasında yaşanan bir müzikal yolculuk izleyeceğiz…
“Anadolu yazacak; biz çekeceğiz” diyerek 5 yıl önce ilk belgeselini çekmek için yola çıkan Nezih Ünen, Türkiye’nin dört köşesine gidip yöre insanlarının otantik icralarını kaydetmiş. Film çalışmalarına 2002 yılında başlanmış. Filmin yapım sürecinde Anadolu iki defa tamamen gezilmiş. Montajı 4 yıl süren filmin müziklerinin düzenlemesi 3 yıl almış. Nezih Ünen ile Turkish Journal için görüştük…
Ünen, “Antik uygarlıklardan kalma bu yorgun ve yıpranmış kültürler diyarında bu filmi çekme tarzım her şeyin kendiliğinden gelişmesine izin vermek ve insanların hikayelerini şarkılar, ritüeller ve danslarla anlatmasına yardım etmekti” diyor ve ekliyor: “Anadolu’da yaşadığım yolculuk bana çok değerli bir sanatsal kaynak sağlamakla kalmadı, sahip olduğumuz zenginliğin sandığımdan da fazla olduğunu gösterdi. Yapacak çok iş vardı ve bu işleri yapmak için büyük bir heyecan ve heves duyuyordum.”
Bu filmin yönetmenliğine girişmeden önce uzun yıllar müzik yapmış biri olarak hep Anadolu kültürlerinin yeni müzik tarzları yaratmak için büyük bir potansiyal taşıdığını düşünmüş. “Dünyaya ilan edilmesi gereken bir gurur vardı. Sanat ve popüler kültür alanında yıllarca bizi kendine hayran bırakan batı kültürüne, bizim de söyleyecek bir sözümüz vardı” diyor.
“10 bin yıllık bir tarihten gelen, popüler kültürün bilmediği son büyük uygarlık!”
Ünen, batılı değerlerin yükselişiyle ve küreselleşmenin telaşında unutulmaya yüz tutmuş bu toprakların aslında çarpık gelişmenin açtığı yaraları iyileştirmeye, soruların cevaplarını vermeye çoktan hazır olduğunu söylüyor: “Anadolu bize ihtiyacımız olan tüm sevgi, takdir ve onuru kazandıracak kadar zengindi ama biz bu zenginliği hak etmeliydik! Hak etmek için ise fazla birşey istemiyordu bizden. Ona ne verirsek bize fazlası ile vermeye hazırdı. Sevgi, takdir ve onur!”
Anadolu\’nun Kayıp Şarkıları – Fragman
Bu serüvende kendisini en çok şaşırtan şeyin ne olduğunu soruyorum…
“Anadolu’nun bize okullarda ya da medyada tanıtıldığından çok daha zengin bir kültür çeşitliliğine sahip olduğunu görmek beni şaşırttı. Burası tarihin en eski yerleşim merkezlerinin, kültürlerinin, mitolojilerinin ve köklü felsefelerinin ülkesiymiş ama biz nedense burayı çok fakirleştirilmiş bir halde tanımışız, tanıttırılmışız” diyor.
“Bu projenin de bir “Bueno Vista Social Club” olması kimseyi şaşırtmamalı”
Filmi Amerika’da da izleyebilecek miyiz?
Ben bu filmin Amerika’da ciddi bir izleyici kitlesi olacağını düşünüyorum. Bu aynı zamanda albümü ve konserleri ile bir müzik projesi olduğu için hem sinemaseverlerin hem de müzikseverlerin çok ilgi gösterebileceği bir yapıt. LA’de geçirdiğim sürede birşey öğrenmiştim. Show Biz’de en önemli soru şuydu: “What’s the next big thing?”. Bu proje “big” olur mu bilmiyorum ama yeni fikirler, yeni kavramlar ve sunduğu yeni (ABD için) ve çarpıcı içerikle sanırım bir “next” özelliği taşıyor.
Önümüzdeki aylarda Amerika’da bu projeyi pazarlamakta film dağıtımı, tv satışı, albüm ve DVD dağıtımı ile konser organizasyonu gibi konularda çözüm ortakları bulmaya çalışacağız.
Bildiğim kadarı ile katıldığı festivallerde baya dikkat çekti film, bunu neye bağlıyorsunuz?
Çarpıcı bir konsepti var filmin. Anadolu’nun bağrında yaşayan insanların kendi yaşamlarındaki hallerinde tarlada, evde, sürü otlatırken vs. söyledikleri şarkıları doğal çevresindeki bu görüntüler de çok ilginç, kaydedip, bunları stüdyoda düzenleyerek modern bir müzikal formunda sunuyoruz. Gerek bir film olarak, gerekse içeriğindeki insanların duygulara dokunuşu ile izleyenleri oldukça şoke edip duygulandırıyor.
Sahip olduğumuz zenginliğin bir nevi farkında olmadığımızın da altını çiziyor bu film hiç kuşkusuz, filmi izledikten sonra insanlarda nasıl bir etki bırakacağını düşünüyorsunuz?
Ezberletilmiş yapay bilgilerin yerini gerçek bilgilere ve gerçekları anlamak için daha fazla ilgiye bırakacağını düşünüyorum. Gerçekleri deforme ederek istikrarlı bir mutluluk elde edemezsiniz ve edemedik bunca zaman.
Unutulmaya yüz tutmuş bu topraklar sizde nasıl bir his uyandırdı?
Dünyada gezmediğim çok yer var elbet ama Anadolu en gezilmesi gereken yerdi hayatımda gördüğüm. Ve buralardaki kültür ve tarih dokusu korunmalı. Elbet modernize olacak, hiçbir şey değişmeden kalamaz ama kendi doğal akışı içinde modernize olmalı ve belli özellikleri koruma altına alınmalı. Sümelanın duvarlarında kurşun izleri gördük. Bunu yapan hem kendi ülkesinin hazinesine hem de emanet değerlere kurşun atıyor. Bunlar ne yazık ki yanlış yönlendirilmeden kaynaklanan davranışlar. Onlara kin ve nefret aşılanmış yıllarca. Oysa bizim kültürümüzde esas olan insana değer vermek, birlikte yaşama becerisi, emaneti kutsal saymak gibi değerler ön plandadır.
Tamamen ülke çıkarları açısından bakacak olursak da, Anadolu’daki kültürleri yok saymak ya da değiştirmeye çalışmak yerine olduğu haliyle koruyup değerlendirebilsek, hem büyük saygınlık hem de müthiş bir turizm geliri elde etmemiz işten bile değil. Tamamen bir iş bilmezlik halindeyiz maalesef. Amerika’da yoktan var edilmiş ve inanılmaz kar eden birtakım eğlence parklarının yanında burası o kadar büyük değer taşıyor ki ama becerememişiz tanıtmayı ve turizm endüstrisini.
Bir sonraki projeniz nedir?
Bu proje sanırım birkaç yıl sürebilir konser boyutu ile. Ama bir yandan da sinemada yeni çalışmalar yapmak var kafamda. İki tane film projem var. Bildiğimiz “fiction” film bunlar ama konuları çok özel ve yine müzik boyutu önemli.
Son olarak, “Nezih Ünen kimdir?” sorusunun cevabını sizden alabilir miyim?
Ben inandığı işler yapan bir müzik ve (artık) sinema adamıyım. Yaptığım işler genellikle yenilikçi oluyor ve bu bir yandan beğeni toplarken diğer yandan da pazarlamada çok zorlanmama neden oluyor. Ama istediğim, inandığım ve bana heyecan veren türde işler yapmaya devam edeceğim.
Anadolu insanının belki de son seslerini kaydeden Nezih Ünen, Bursa’da doğdu ve 18 yaşında üniversite eğitimi için İstanbul’a taşınana kadar burada yaşadı. Okul yıllarında müzik ve fotoğrafla yakından ilgilendi. Boğaziçi Üniversitesi’nde mühendislik okurken çeşitli fotoğraf sergilerinde yer aldı ve aynı zamanda müzik ve tiyatro çalışmalarında bulundu. Mezuniyet sonrası, yaşamını müzikle kazanmaya karar verdi. Belli bir türde uzmanlaşmak yerine daima yeni fikirler yaratmaya ilgi duydu. Çalışmalarının ortak noktası, farklı müzik tür ve kültürlerini kendine özgü biçimde birleştirmekti. Besteci, yapımcı, aranjör ve yorumcu olarak geçen 20 yıllık müzik kariyerinde çeşitli video klipler ve film müzikleri yapma fırsatı da buldu. Bu deneyimlerden aldığı cesaretle ilk filmi “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları” na başladı.
Film hakkında daha detaylı bilgiye www.anadolununkayipsarkilari.com internet adresinden ulaşabilirsiniz…
(Turkish Journal)