Yale Üniversitesinden immünolog Dr. Esen Şefik ile söyleşi – “Yolun sonunda ışık var ama unutmamak gerek: Herkesin aşıya ulaşması zaman alacak ve salgına karşı en etkili silah hâlâ korunmak, maskelenmek”
Dünya genelinde aşılar üzerine yapılan tartışmalar sürerken ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA), Pfizer ve BioNTech ortaklığında geliştirilen koronavirüs aşısının güvenilirliğine dair yayımladığı son raporda, aşı hakkında yeni soru işaretleri olmadığı açıklandı.
FDA tarafından öngörülen başarı çıtasının yüzde 50 olduğu düşünülürse Pfizer-BioNTechve Moderna aşılarından çok umut verici sonuçlar alındı. AstraZeneca-Oxford da güvenilirliğini bilimsel olarak gösteren bir diğer aşı.
Yale Üniversitesinden immünolog Dr. Esen Şefik ile konu üzerine görüştük. Dr. Şefik, “SARS-CoV-2 virüsünün genetik sekansını öğreneli henüz bir yıl bile olmadı ve elimizde çok iyi çalışan en az üç aşı (Pfızer-BioNTech, Moderna, AstraZeneca-Oxford) var. Yolun sonunda ışık var ama yine de unutmamak gerek: Herkesin aşıya ulaşması zaman alacak ve koronavirüse karşı elimizdeki en etkili silah hâlâ korunmak, maskelenmek” diyor.
Sorularım ve Dr. Şefik’in yanıtları şöyle:
Daha önceki söyleşilerimizde ele almıştık ama sosyal medyada çokça kişinin aşının işe yaramayacağına dair paylaşımlarına rastlıyorum. “Vücut antikor üretemiyorsa aşı ne işe yarayacak?” diye soruyorlar, kısaca yanıtınız ne olur?
Aşının ve doğal virüsün oluşturduğu bağışıklık birbirinden çok farklı ve bunun örnekleri çok. İki RNA aşısı da SARS-CoV-2 virüsünün Spike proteinini bir bütün olarak kullanıyor, yani antijen olarak yeterli çeşitlilik var. Adjuvan denilen aşının etkisini arttıran yardımcı moleküller sayesinde bağışıklık sistemi istenilen şekilde yönlendirilebiliyor. SARS-2 enfeksiyonuna karşı her iki aşının da hem güçlü B hücresi, yani antikor bağışıklığı geliştirmesi hem de T hücresi bağışıklığı geliştirmesi hesaplanıyor. Yani aşı doğal enfeksiyondan çok daha etkili bir bağışıklık geliştiriyor. Aşıyı alan gönüllülerin hem sayıları az hem de aralarında hiç ağır koronavirüs vakası yok. Aşı olan grupta hiç ciddi koronavirüs vakasına rastlanılmadı.
Ama aşının sağladığı antikorların ne kadar süre koruma sağlayacağını henüz bilmiyoruz. Kızamığa karşı olan antikorlar neredeyse bir ömür etkiliyken nezle tipi insan koronavirüslerinden korunma bir-iki yıl ile sınırlı. Henüz bilmediğimiz, SARS-CoV-2 antikorlarının ne kadar süre etkili olduğu. Ama paniklemeye gerek yok. Antikorların dışında bellek B hücreleri ve T hücrelerini hiç küçümsememek gerek. Aşının iki dozunu tamamladıktan sonra “booster”, yani yükseltici doz almak gerek mi, ne kadar sıklıkla bu yapılmalı? Bu soruların cevabını da ancak zaman verecek.
mRNA aşı teknolojisi konusunda kaygılı çok kişi var. Aşının efektifliği yüzde 95 dahi olsa, halkın yarısının aşı olmak istememesinin sonuçları ne olur?
Facia olur. Joe Biden önderliğinde ABD’nin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) başına geçecek olan Rochelle Walensky bunu çok yerinde bir örnekle anlatıyor: “Ben evimdeki küçük ocak yangınını bir bardak su ile söndürebilirim ama bir orman yangınını bir bardak suyla, su yüzde yüz etkili olsa da söndüremem.” Yani aşının gücü aşı olanların sayısı ile doğru orantılı. Sürü bağışıklığına ulaşmak için yüzde yüz başarılı bir aşıda toplumun yüzde 60-72’sinin aşılanması gerek. Yüzde 80 başarılı bir aşı için aşılanması gereken sihirli yüzde, yüzde 75-90. İdeal şartlarla, elimizdeki aşı yaklaşık yüzde 90 etkili, yani toplumun yarısı aşı olmazsa sürü bağışıklığından bahsedemeyiz, salgının sonunu da getiremeyiz.
Bu mRNA’lar vücudumuzda hangi hücrelere girecek? Hücrelerimizin bu yabancı mRNA’yı alıp, virüs parçası üretmesi, otoimmün hastalıklara, kendi bağışıklık hücrelerimizin organlarımıza saldırmasına neden olabilir mi?
Verilen RNA, virüsün Spike proteinini kodluyor. İnsanların “Spike” proteine benzer bir yapısı yok, verilen RNA virüse has. Bizim hücrelerimiz bu proteini kısa süre için üretecek. Vücudumuz bu üretimin her evresinde bunun yabancı, patojen kaynaklı olduğunu biliyor. Aşının ana mantığı da bu yabancı maddeye karşı gereken, istenilen bağışıklık sistemi tepkisini vermek.
Aşıların nasıl çalıştığını detaylı bir şekilde anlatan bilimsel makaleler henüz yayımlanmadı. Tüm öğrendiklerimiz şimdilik basın açıklaması tadındaki duyurulardan. Teoride tüm hücreler etkilenebilir. Ancak, hangi hücrelerin hedef alındığının çok bir önemi yok aslında. Önemli olan hücrenin “Spike” proteinini üretmesi ve hücre öldüğünde ya da bu proteini salgıladığında bağışıklık sisteminin uyarılması.
Bu gen parçaları bizim genomumuz ile birleşebilir mi? Birleşir ise ne olur?
RNA ve DNA birbirlerinden farklı iki yapı taşı. RNA’nın en büyük avantajı geriye dönemiyor olması. Yani DNA olup kendini hücrenin genetik materyaline, yani genomumuza entegre edemiyor. Bunun dışında RNA’nın ömrü var. Hem Moderna hem BioNTech bu ömrü uzatıp RNA’yı daha stabil hale getirse de RNA çabuk yok oluyor, yani ömrü çok kısıtlı; kalıcı, sonsuz bir RNA sözkonusu değil.
Kimlerin ağır hasta olacağını, kimlerin ise asemptomatik şekilde hastalığı geçireceğini genlere bakarak öngörebilmek mümkün diyenler var. Yorumunuz ne olur?
Tabii ki genlerin etkisi var ama her şeyi genlere yüklemek ve sadece genlerden medet ummak hem yanlış hem de eksik. Örneğin, ağır hasta grubunda, vücudun interferon sisteminde genetik bozukluklar ya da interferonlara karşı antikor üretimi (vücudun kendi ürettiği bir moleküle saldırması) gözlendi. İnterferonlar vücudun viral enfeksiyonlar sırasında ürettiği, bağışıklık sistemini harekete geçiren, yönlendiren çok önemli moleküller. İnterferon sisteminde gözlenen bozukluklar genetik tabanlı ama ağır hasta grubunun sadece yüzde 14’ünde mevcut. Geriye kalan çoğunluk niye ağır hasta henüz tam olarak açıklayamıyoruz.
Son olarak, bu süreçte dikkat edilmesi iyi olur dediğiniz bilgiler neler olurdu?
Önümüzdeki kış çok zorlu olacak. Aşının herkese ulaşması zaman alacak. O yüzden maskelere, mesafe kurallarına dikkat etmeye devam. Salgını sadece birlikte hareket ederek ve bilime güvenerek durdurabiliriz. SARS-CoV-2 virüsünün genetik sekansını öğreneli henüz bir yıl bile olmadı ve elimizde çok iyi çalışan en az üç aşı var (Pfizer-BioNTech, Moderna, AstraZeneca-Oxford).