‘Zırva bir fikrin başarılı olması için ne gerekir?’

Taner Edis

1996’da kurulan James Randi Eğitim Vakfının (JREF) kurucusu, illüzyonist, araştırmacı James Randi (The Amazing Randi) başta olmak üzere dünyaca tanınmış bilim insanları, şüpheciler her yıl Las Vegas’ta ‘The Amaz!ng Meeting’ (TAM)’de toplanıyor. Bu yılki konuşmacılardan biri de Truman Üniversitesinden Fizik Profesörü Taner Edis idi. Profesör Edis ile T24 için haberleştik.

The Amaz!ng Meeting’te, “Zırva bir fikrin başarılı olması için ne gerekir?” sorusuna verdiği yanıtı T24 okuyucuları ile de paylaşan Edis, akıllı tasarım, parapsikoloji, alternatif tıp ve benzeri birçok fikrin zırva olduğunu ve ilginç sorular barındırdığını söyledi: “Bu iddialar ve gerçek bilimsel düşünceler arasında keskin bir çizgi yok. Ve başa çıkmak için yalnızca bilimsel değil daha çok geleneksel olarak felsefe ile iliştirilmiş düşünce biçimlerine gerek var. Yalan yanlış iddiaları ortaya çıkaralım ve olabildiğince kamu alanındaki uygulamalardan uzak tutalım. Ama aynı zamanda temeldeki ilginç soruları da öne getirelim ve ne öğrenebileceğimizi görelim. En azından yanlış iddiaların neden başarısız olduklarını daha iyi görebiliriz.”

‘Birçok zaman, zırva fikirlerin ardında düşünsel olarak oldukça ilgi çekici sorular bulunabiliyor’

“Bilimden yana insanlar olarak çok zaman bilim dışı düşünceleri gerçek bilimden ayırmaya çalışırız. Ne de olsa bu önemli bir konu. Ne okullarda yaratılışçılığın okutulmasını isteriz, ne de kamu sağlık politikalarının akupunktur gibi bilim dışı inançlardan etkilenmesini isteriz. Bunun yanında, zırva gibi gözüken inançları yalnızca bir baş belası olarak görmek zorunda değiliz. Birçok zaman, zırva fikirlerin ardında düşünsel olarak oldukça ilgi çekici sorular bulunabiliyor. Dolayısıyla bu konularla uğraşmamızın nedeni yalnızca işe yaramaz inançları kamu alanından uzak tutmaya çalışmak değildir. İşin içine merak da karışır. Eğer gerçekten merak ile yaklaşıyorsak, zırva gibi gözüken bir iddianın nasıl başarılı olabileceğini de sormamız gerekir” diyen Profesör Edis, bazen bunun yanıtını bulmanın kolay olduğunu ifade ederek şu örneği verdi:

“On dokuzuncu yüzyıl sonlarında, parapsikolojinin ilk biçiminin popüler olduğu günlerde, bazıları o zaman hakkında pek az birşey bilinen atomları psişik yöntemlerle görüntülemeye çalışmışlardı. Daha önce de Swedenborg gibiler mistik vizyonlar aracılığıyla gezegenleri incelemeye kalkışmışlardı. Tabii ki bu yöntemlerle hiç bir başarı elde edemediler. Ama, alternatif bir evrende diyelim, başarılı olduklarını da kolayca hayal edebiliriz. Dahası, bu başarıların fiziğe bağlanıp bir derece açılanabildiklerini bile hayal edebiliriz. Bu bizim yaşadığımız evren değil. Ama olabilirdi.”

Bu başarı olasılığını gördükten sonra, bilimsel olanla bilim dışı arasında duvar örmek zorlaşmaz mı?

Zorlaşır. Çok zaman “bilimsel yöntem” diye bir şeyden söz ederiz, sanki elimizde her türlü durumda doğru sonucu vermesi garanti olan bir inceleme reçetesi varmış gibi. Ama günümüz bilim felsefesinde böyle bir Bilimsel Yöntem algısını savunmak çok zor. Hangi yöntemin başarılı olacağı nasıl bir dünyayı araştırdığımıza bağlıdır, yani bilimin yöntemleriyle sonuçları arasında çok büyük bir ayrım yoktur. Mistik vizyonlarla araştırma yapmak başarılı olmuş olsaydı, fiziksel bilimlerde kullandığımız yöntemler bugün hayli değişik olacaktı. Laboratuvarlarımızda mikroskopların yanında medyum da bulundurmak zorunda olacaktık.

‘Yaratılışçılık gibi iddialarda çok önemli hatalar var’

Gerçek ve sahte bilimleri kolayca birbirinden ayıracak prensipler söz konusu mu sizce?

Günümüz bilim felsefesini ciddiye alacaksak, gerçek ve sahte bilimleri kolayca birbirinden ayıracak prensiplerin olmadığını görürüz. Popper’in yanlışlamacılığı bu konuda yetersizdir: örneğin yaratılışçılık yanlışlanamaz bir öneri değil, düpedüz yanlıştır. “Yöntemsel doğacılık”ta yine bilimin temel bir özelliği değil, tarihsel deneyimilerimiz ışığında yararlı olan pragmatik bir prensiptir.

Yaratılışçılık?

Yaratılışçılık gibi iddialarda çok önemli hatalar var. Ama bu hataları görmek için gözlerimizi düşüncelerden çok kurumlara çevirmemiz iyi olur. Yaratılışçılığı destekleyen kurumlar doğanın işleyiş biçimlerini anlayabilmemiz için çok yetersiz bir biçimde düzenlenmiş durumda. Bunun yanında, yaratılışçılık gibi bir iddia, bu konuda yetkin bilim alanlarındaki bilinenlerden ve başarılı kuramlardan çok kopuk bir yapıya sahip.

Ancak yaratılışçılık nasıl başarılı olabilirdi diye sorduğumuzda, bir takım hataları nasıl giderebiliriz diye de sormuş oluyoruz. “Akıllı tasarım” diye bilinen akım, örneğin, gerçekten bir yaratılışçılığı islah girişimiydi, o da başarısız olmuş olsa da. Bir kuramsal yapı elde etmeye çalıştılar, ve hatta başka bilim alanlarıyla bağ kurmaya çalıştılar. Yine alternatif bir evrende, başarılı da olabilirlerdi. Örneğin Raelci UFO tarikatının iddia ettiği gibi, evrimin arkasında bir akıllı güç—uzaylılar—olabilirdi. Uzaylıların biyoloji tarihine müdahalelerinin doğrudan kanıtlarını bulduğumuzu kolaylıkla hayal edebiliriz.

Hatta akıllı tasarımcıların daha büyük, dinsel alana giren iddialarının da başarılı olabileceğini düşünmeliyiz. Akıllı tasarımcılar ilginç bir soruyu öne çıkarıyor: akıl fizik ötesi bir şey midir? Akıllı tasarımcılar insan aklı ve zihninin mekanik fiziksel olgulara indirgenemeyeceği görüşündeler. Ve tabii ki evrimin ardında bir tasarım varsa tasarımcının fizik ötesi, hatta tanrısal olacağını düşünüyorlar.

‘Bir veri silsilesine bakıp açıklamak için fizik ötesi bir şey aramamız gerekebilir mi?’

İlk bakışta böyle sorularla bilimden çok felsefe ya da teolojinin ilgi alanına girmiş gibi gözüküyoruz. Ama akıllı tasarımın önerisi böyle bir akıllı tasarımın izlerinin gözlenebilir veriler içinde bulunması. Bu izler için öne sürdükleri karmaşıklığa dayalı iddialar başarısız çıktı. Ama soru hala duruyor. Bir veri silsilesine bakıp bunu açıklamak için fizik ötesi bir şey aramamız gerekebilir mi? Hatta daha ileri gidelim. Günümüz fiziği ile açıklanamayacak veri hayal etmek zor değildir ve fizikçiler çok zaman böyle kuram değişikliğini getirecek veriler peşindedir. Akıllı tasarım için yalnızca günümüz fiziği ötesine geçmek yetmez: Herhangi bir fiziksel açıklamaya tabi olmayacak veriler gerekir. Böyle bir şey olabilir mi?

Bu soru olağan bir bilimsel soru değil tabii. Doğrudan bir hesapla ya da laboratuvara girmekle bir yanıt bulunabilecek gibi değil. Ama doğal bilimlerin yanında işin içine biraz matematik ve felsefe katıldığında ilginç bir sonuç çıkartabiliyoruz. Ve bu soruya yanıt verme girişimi bilimin niteliği ve sınırları hakkında önemli bir yerlere götürüyor bizi.

Fizik ötesini işaretlemek istediklerinde?

Akıllı tasarımcılar köklü bir felsefe geleneğine başvuruyorlar ve fiziksel olanı “şans ve zorunluluk” ile belirlenenler ile eşitliyorlar. Daha çağdaş bir yorum getirirsek, fizik ötesi bir nedenselliğin işareti, sonlu bir algoritma (kurallar) ve rasgeleliğin bileşimi ile elde edilemeyecek bir veri silsilesinde bulunuyor. Yalnızca karmaşıklık yetmiyor; belli bir sonsuz karmaşıklık biçimi gerekiyor. Ve matematiksel olarak bu tanımlanabilir.

Bu durumda, akıllı tasarıma yanıt vermek için bilim dışı görünen bir iddiayı karantinaya almak yetmez. Çoğu zaman zırva bir fikir gördüğümüzde bariz hatalarını buluruz ve özellikle kamu alanını etkilememesine çalışırız. Burada bir sorun yok—akıllı tasarımı bilim derslerinden uzak tutmalıyız. Ancak orada durmamız da gerekmiyor. Akıllı tasarım gibi bir iddia için “bu yanlış” deyip unutulmasına çalışmak yeterli değil. Aynı zamanda Akıllı tasarım gibi bir iddiayı çekici kılan gerçekten ilginç sorular var. Bunları yanıtlamaya çalışalım.

Peki fizik ötesi ne olabilir? Teknik konulara girmek gerektiğinden burası ayrıntıya girmenin yeri değil. Ancak bu soruyu ciddiye aldığımızda bence sonuç oldukça ilginç: fizik ötesi için ölçülebilir verilerde destek bulmak olasıdır ama bu çok zordur, ve görebildiğimiz kadarıyla yaşadığımız evrende bu olasılık son derece düşüktür. Yani fizik—kurallar ve rasgeleliğin sonlu bileşimleri—elimizde olanlara yeterli gözüküyor. Akıllı tasarım sandığımızdan da öte bir başarısızlık ile karşı karşıya. Ayrıntılar için Maarten Boudry ile hazırladığımız, “Beyond Physics? On the Prospects of Finding a Meaningful Oracle,” Foundations of Science, 2014)”makalesine bakabilirsiniz.

(T24)

Become a patron at Patreon!