San Diego’daki ATASC-SD Türk Okulu’na ‘ateşe’ desteği
Los Angeles Türkiye Başkonsolosluğu Eğitim Ateşesi Nazmi Ak, ATASC-SD Türk Okulu’nu ziyaret etti. Okulun öğretmenleri, öğrencileri ve velileri ile buluşan Ak; Eğitim öğretim alanı olarak ATASC-SD Türk Okulu atmosferini çok güzel bulduğunu belirtti. Ak: “Ben Londra’da görev yaparken oğlum da üç sene Türk okuluna gitti o zamanlar çok fark etmiyorsunuz okulun yararlarını. Eğitimde yapılan yatırımın karşılığını akşamdan sabaha beklemeyin, uzun vadede gerçekten karşılığını alıyorsunuz. Özellikle velilere söylemek istiyorum, çok doğru yoldasınız, doğru yapıyorsunuz. Çocuğunu Türk okuluna göndermeyen veliler sonradan pişmanlık hissediyorlar. Belirli yaştan sonra çocuklarımızın Türkçe öğrenmesi başka bir dil öğrenmeleri kadar zor olabiliyor. Anne baba Türk olmasına rağmen bazı çocuklar Türkçe konuşamıyor ya da konuşmayı tercih etmiyorlar. Bu da bize anlatıyor ki aile içerisinde öğrenilen Türkçe kesinlikle yetmiyor. Çocuğunuz seri Türkçe konuşabilir, belirli kalıpları ezberleyebilir ve de siz çocuğunuzun Türkçe’yi bildiğini düşünebilir, yanılabilirsiniz. Gazete okumak istediğinde veya bilimsel bir konuda sohbet edildiğinde konuyu anlamayacaktir. Yaz tatilinde Türkiye’ye gitmesi de yeterli olmayacaktır. Sadece pratiğini geliştirecektir, doğal ihtiyaçlarını somut kavramlar hakkında konuşabilecektir ama asıl akademik Türkçe okulda öğrenilir. Bir dil öğrenmek bilgi dağarcığı ile de orantılıdır. Okulumuzun bir fonksiyonu da bilgi dağarcığını geliştirmektir. Her okunulan parçada yeni bir bilgi öğreniyor çocuk.”
Yabancı ülkede yaşayan çoğu çocuğun kimlik sorunu yaşadığını belirten Ak: “Bu okullar sayesinde çocuk bir gruba ait olduğunu hissediyor. Kimliğini özümsüyor. Kendisini ‘Ben Türk Amerikalıyım’ diye tanımlayan bir çocuğun özgüveni, kendisini ‘Amerikalıyım’ diye tanımlayan bir çocuğa göre daha fazla olacaktır diye düşünüyorum. Çünki diğer çocuk zamanı gelince bunun böyle olmadığını görecektir ve de hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bir gruba ait olduğunu Türk okullarımız çocuklarımıza hissettiriyor. Dil, kültür , değerlerimiz en hasas olduğumuz konular ve de çocuklar bu okullar sayesinde kendi kültürü hakkında bilgi edinebiliyorlar” dedi.
“Kültür, değerler sadece teori ile öğretilmez”
“Bazı velilerimiz Osmanlı Tarihi, Kurtuluş Savaşı’nı öğrensin çocuğumuz istiyorlar ama ben ‘hayalperest olmayalım’ diyorum, haftada iki saat verilen ders ile bu bilgileri iletmek neredeyse imkansız. Ana temaları ile başlangıcı yakalamak hedefimiz. Akademik Türkçe’yi öğretmek ilk amacımız. Daha sonrasında çocuğumuz merak edip, bilgileri zaten öğrenecektir. ‘Okula gönderiyoruz ama çocuğumuz hala tarihte kurulan onaltı Türk devletini bilmiyor’ diye şikayetleri olabiliyor velilerimizin. ‘Çocuğumuzu boşuna mı okula gönderiyoruz’ deniliyor… Hayır! Okula gelmek bile başlı başına yeterli bir adım kültürümüzü tanımak için, Çocuklar öğretmene saygıyı öğreniyor, Türkçe konuşuyor, bayrağı görüyor. İki kültürün eğitim anlayışını karşılaştırıp, uyumlu bir sistem izliyordur zaten eğitimci arkadaşlarımız. Tamamen Türk yöntemleri ile öğretmek zorunda değiller. Bizi biraraya topluyor. Veliler için bile biraraya gelmek adına çok önemli bir çalışma. Toplandıkça gücümüz de artacak. Türk okullarının potansiyel bir gücü var.” diyerek Türk okullarının önemli amaçlara hizmet ettiğinin altını çizdi.
“İhtiyaçlarınızı belirleyin, bize bildirin. Biz arkanızdayız”
Son olarak; “Bu okulları hafta içindeki Amerikan okulları ile de mukayese etmeyin lütfen, çok büyük haksızlık ederiz o zaman. Amerikan okullarında müfredat hazır, bilgisayardan müzik odasına herşey hazır. Bizim bu gibi bir ortamı yakalamamız mümkün değil. Sınıflar homojen şekilde dağılmadığı için de iş zor tabii. Öğrenci gelmek istemiyor, bu çok doğal, kim ister ki pazar günü top oynamak varken, çizgi film izlemek varken okula gelip ders yapmak. Bir de çocuklar iyi konuşamadığı bir dilde okumaktan kaçabiliyor. Bu noktada velilere çok iş düşüyor, ‘motivasyon’ şart. Motivasyon da bazen zorunlu kılarak hayata geçirilebiliyor. ‘Çocuğum Türk okuluna gitmek istiyor musun?’ diye sorduğunuzda maça bir sıfır malup başlamış oluyorsunuz, biraz sert olacak belki ama çocuğa bu şansı vermemek lazım. Gereklilik olduğunu belirtmek ve de çocuğu okula gitmeye özendirmek lazım. Yarım saat Türkçe okuyun. Her veliye bir kitap verebiliriz. Dış İşleri ve de Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği sayesinde kitaplar geldi ve de sizlere ulaştırdık ama o bir denemeydi, listeyi kendim yapmıştım, sizden liste gelirse seve seve kitapları size ulaştırmaya çalışırız. ” diyerek sözlerini bitirdi ve ATASC başkanı Ahmet Atahan, ATASC-SD başkanı Arzu Kürkoğlu ile birlikte ATASC-SD Türk Okulunun ihtiyaçları, farklılıkları hakkında okul müdürü Fatih Ulupınar, öğretmenleri Birsen Ulupınar, Gülbin Boz, Gül Göksel, Sengül Kürkoğlu, Hülya Saygın ve de veliler ile sohbet etti.
Süre kısıtlı!
Ayda iki kez, iki saat bir dil eğitimi için yeterli olmasa da herkes elinden gelenin en iyisini yaptığını dile getirdi. “Üzerinden zaman geçince öğrenciler öğrendikleri bilgileri unutuyorlar” diyen öğretmenler ayrıca folklor gibi aktiviteler için katılım olursa ders saatlerini artırmak istediklerini belirttiler. Gençler okula geldikçe arkadaşlıkları perçinleşiyor. Hemen hemen aynı sorunlarla baş etmeye çalışan, aynı kültür ile büyüyen gençlerin okulda oluşturdukları arkadaşlıkların çok güçlü olduğuna değindiler.
Ak; Türk okulları arasında bilgi yarışmaları düzenlensin önerisinde bulundu. “Ödev verilmesi taraftarıyım. Böylelikle çocukların sorumluluk bilinci artıyor. Aynı zamanda veli de ödev zamanı geldiğinde çocuğu ile Türkçe çalışma fırsatı yakalayacaktır. Disiplin sistemini oluşturmak önemli” dedi. Ödül, ceza gibi bir eğitim sistemi geliştirilip öğrencilerin Türk okuluna konsantre olmalarını sağlamanın önemi vurgulandı. Avrupa’ya kıyasla velilerin eğitim düzeyinin yüksek olduğu ve de eğitime daha çok önem verdiklerinin altı çizildi.
Yurtdışında yaşayan çocukların Türkiye’de bir üniversitede okumak istediklerinde yabancı öğrencilere uygulanan sınavdan faydalanamamalarının üzüntüsü dile getirildi. Ak, öğrencilerin YÇS Sınavına girme hakları olduğunu yalnız ÖSYM’ni düzenlediği bu sınav sonucunda öğrencinin bölüm seçme seçeneğinin kısıtlı olduğunu söyledi. Turizm, İngilizce öğretmenliği gibi İngilizce dilinin ağırlıklı olarak kullanıldığı bölümlerde kontenjanın olduğunu belirtti. Ya da Amerika’da bir üniversite’de eğitime başlayıp, belirli üniversitelerin istedikleri bölümlerine yatay geçişle geçebileceklerini belirtti.
Dört yıl önce kurulan okul, başta ATASC-San Diego yöneticileri olmak üzere, Türk Okulu çalışanlarının ve de velilerin emeği ile minik dünyalara, başka bir ülkede yaşamı tecrübe ederken kendi diline, tarihine ve kültürüne sahip çıkma bilinci vermek amaçıyla yol alıyor. Minikler, Yıldızlar, Gençler olmak üzere yaş ortalamasına ve dil seviyesine göre sınıf şeçme şansı var. Türk–Amerikan toplumundan gelen istek üzerine yetişkinler için de iki ayrı seviyede sınıf açılmış durumda. 35 öğrenci var. İki haftada bir pazar günü eğitim veriliyor.
Okula kayıt olmak isteyenler sdturks.org adresinden bilgi alabilirler.