90. yılında nasıl bir cumhuriyet yaşanan?
Dün akşam LA’de, Los Angeles Başkonsolosu Aydın Topçu ve eşinin ev sahipliğinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu gerçekleşti. Resepsiyona, Los Angeles ve çevresinden yerli ve yabancı diplomatlar, sanatçılar ve dernek üyeleri katıldı. Rahman Altın’ın İstiklal Marşı’nı, Elif Savaş Felsen’in Amerikan Ulusal Marşı’nı söylemesi sonrası kürsüye çıkan Aydın Topçu, kısa bir konuşma yaptı ve ABD’nin Batı Yakası’nda yaşayan vatandaşların Cumhuriyet Bayramını kutladı.
Topçu’nun, resepsiyon sonrası yaptığı açıklama ise şöyle:
“29 Ekim’i, ülkemizde olduğu gibi yurtdışında da bütün temsilciliklerimizde kutluyoruz. Bu resepsiyonlar hem cumhuriyeti, onu oluşturan değerleri kutlamak, hatırlamak için hem de vatandaşlarımızı biraraya getirmek, onlar arasında daha güzel ve sıkı bağlar kurmak için bir vesile. Kutlamalara uluslararası toplumdan, diplomatik temsilciliklerden, konsolosluklardan ve Amerikan yerel makamlarından da çok sayıda insan geliyor. Onlar ve vatandaşlarımız arasında da bağlar kuruluyor. Özetle; cumhuriyeti, geçmişi, bugünü ve geleceğe dönük bize verdiği umutlarla hep birlikte kutluyoruz.”
Amerika’da nasıl bir Türkiye imajı var sizce?
Los Angeles çevresini ele alırsak, vatandaşlarımız çok önemli yerlerde, önemli vazifeler alıyorlar. ABD’deki hayata her alanda önemli katkılarda bulunuyorlar. Tabii ki Türkiye imajı da buradaki Türkler ile yakından alakalı. Türkiye’nin California’da, Los Angeles’ta ya da bizim görev bölgemiz olan batı yakasındaki varlığının asıl unsuru vatandaşlarımız. Biz temsilciler, başkonsoloslar dört yıllık görev süremiz bittiğinde gidiyoruz. Burada kalıcı olan onlar. Onlar başarılı olduğu ve insiyatif aldığı sürece Türkiye’nin burada gücünün artacağına inanıyorum ve geleceğe çok umutla bakıyorum.
Resepsiyona katılan birçok kişiye, “Sizce 90. yılında nasıl bir cumhuriyet yaşanan?” diye sorduk… Çok kişi yanıt vermek istemedi.
Sorumuza yanıt veren bazı isimler ise şöyle:
Belçim Erdoğan (Oyuncu): Cumhuriyetimizin her yeni yılında daha da gelişmiş, daha da dünyaya ayak uyduran, hatta dünyadaki birçok ülkeye yön gösteren, örnek olan bir Türkiye oluşuyor artık. Ve ben de bunun bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Olumsuz olaylar dahi yaşansa, her yaşananın bizim hayrımıza olduğunu düşünüyorum. Farklı düşünceleri dikkate alarak daha da gelişen bir ülke olacağız. Cumhuriyet, mutlu ve kutlu olsun.
Rahman Altın (Opera sanatçısı, besteci ve yapımcı): Türkiye’de tüm dünyada eşi olmayan bir şey var; ‘olağan üstü sevgi’. Böylesi bir sevgi tüm Anadolu’ya yayılmışken biz neden birbirimize küsüs? Toplumun her kanadının, etnik kimliklerin, inanışların birbirinin içine geçmiş halde yüzyıllardır var olduğu bir diyardayız. Yapmamız gereken tek şey, bu anlamsız dargınlığı acilen bitirmek. İki dakika tefekkür edildiğinde herkes bu fikirlerime katılacaktır. Sevgi, akıl, aşk, vicdan, hakkaniyet dolu günlere…
Sarp Şekeroğlu (Çevre Mühendisi, ATASC-SD Eski Başkanı): Genel olarak toplumun, insanların kişisel tercihleri olması gereken din üzerinden sömürülerek, büyük sermayenin ve paranın kontrolünde güdülerek yönetildiği bir ülke olarak görüyorum Türkiye’yi Cumhuriyeti’nin 90. yılında. Son zamanlarda okuduğum haberler, ortaya çıkan yolsuzluk belgeleri bunları söylememe sebep. Her şeye Allah’ın adı ile başlasalar da, yaptıkları seylerin çoğunun dinimizle uyuşmadığını görüyoruz. Bunun en güzel örneği olarak, camiisindeki yaralı insanları yalanlara karşı savunan müezzinin sürülmesini verebiliriz. Duruma basın üstündeki baskı ve çıkar ilişkilerine bağlı gazeteciliği de eklersek; ezilmiş, habersiz kalmış, sessiz ve baskılanmış bir halk görünen.
Yine de umutluyum, toplumun son zamanda gelişen dinamikleri bunun değişeceğine inandırıyor beni. Gezi ile birlikte gördük ki, sandığa gidip oy kullanmak yerine sokağa çıkıp direnmek daha çok biraraya getirdi insanları. Bugüne kadar hakkı yenilen ama sesi çıkmayan insanın özgüveni bir nebze olsun yerine geldi ve bunun sonucunda artık haksızlık görülen yerde daha çok ses çıkacak, daha çok itiraz olacak, insanlar haklarını arayacaktır diye düşünüyorum. Bunun da ülkeyi yönetenleri rahatsız edeceğini, çalıp çırpmanın zorlaşacağını umuyorum.
Ek olarak, mevcut yönetimde yakın zamanda bir değişiklik olursa, ülkenin biraz daha farklı bir yöne gideceğini düşünüyorum. Üzücü olan, bunun kendi ülkemizin içinde oluşan dinamikler ve verilen kararlar ile olacağını sanmıyorum. Geçmiş hükümetleri, bu hükümeti ve görebildiğim gelecek hükümetleri global güçlerin de içinde olduğu bir oyunun parçası olarak görüyorum. Daha önce oynatılan oyun askercilik idi, şimdiki muhafazakarlık ve üzülerek bir sonraki oyunun ne olacağını görmeyi bekliyorum.
Elif Savaş Felsen (Sanatçı): 90. yılda ben şahsen karamsar değilim. Toplumda bölünmeler, kamplaşmalar ve büyük bir stres var. Ancak bir de şu var ki, insanlar şahsi güçlerinin farkına varmış durumda. Bazı şeylerin devlet babaya bırakılamayacağını, halkın kendi çabasıyla, sivil örgütlenmelerle devletin eksiğini doldurup yanlışını düzeltebileceğini farkeden gençlik var. Tabii, bazı özgürlüklerimizi devlet kısıtladı mı kısıtlanmış oluyor. Ona karşı sivil örgütlerin çok da yapabileceği birşey yok. Ama oylarımız var, artık dışarıdan bir takım politikacıları seyredip, inşallah bizim için hayırlı kararlar verirler diye niyet edip el el üstünde oturamayacağımızı, daha aktif olmamız gerektiğini öğrendik. Bunlar bence büyük kazanımlardır. Demokrasi ve vatandaşlık yolunda hepimiz hala öğrenciyiz. Badireleri atlatıp, sonuçta iyi notlarla sınıfı geçeceğimize inanıyorum.