‘Türkiye Doğal Kaynakların Tüketilmesinde İlk Sıralarda’

Cagan2007

İlk Türk Tropikal Biyolog, dünya çapında ekolog, ornitolog ve çevre bilimci Çağan Hakkı Şekercioğlu 1975’te Istanbul’da doğdu. Robert Kolej’i 1993’te bitirdikten sonra Harvard Üniversitesi’nde burslu biyoloji ve antropoloji okudu. Doktora öncesi dünyanın çeşitli ekosistemlerinde araştırma yapmak için Yedi kıtayı dolaştı. “Yok Olan Canlıların Izinde
Afrika” projesi için, Afrika’nın 11 ülkesinde araştırma, fotoğraf ve video çekimleri yaptı. Tecrübelerini, bir kitapla özetledi. Bu macera dolu yıldan sonra, Eylül 1998’de Stanford üniversitesinin ekoloji ve evrim bölümünde
tam burs ve maaşla doktora programına başladı. Doktorasını tamamladıktan sonra Stanford Üniversitesi Çevre Bilim Merkezi’nde araştırma görevlisi olarak işe alındı. Çeşitli fotoğraf yarışmalarında aldığı ödüllerin yanısıra, yaklaşık elli ülkenin kitap, dergi ve gazetelerinde, araştırmalarına ve fotoğraflarına dayanan yüzlerce yazı ve röportajı
yayınlandı. Papua Yeni Ginece, Malay dili gibi araştırma yaptığı bölgelerin yerel dillerini öğreniyor. Bunun yanında, “Çevre koruma için finansal kaynaklar” araştırma grubunun bir üyesi. En önemlisi, bu konulardaki eğitimini ve bilgisini ülkesine taşıyor.

Kendisi ile USATT için görüştük…

Türkiye doğal zenginliği ile ilk sıralarda ama bu güzellikleri korumayı becerebiliyor muyuz?

Kesinlikle hayır. Gittiğim konferanslardaki sunumlarda Türkiye doğal kaynakların tüketilmesinde ilk sıralarda yer alıyor. Bu sene gördüğüm bir konuşmada, doğal önemi ile yok edilme hızı çarpıldığında, Türkiye doğu Çin ve Hindistan’la beraber dünyanın en kritik 3 yerinden biri olarak ortaya çıkmıtı. Milli parklarımız ancak geçen sene Türkiye’nin alanının yüzde 1’ini kapsadı. Bir çok ülkede bu yüzde 10. Kosta Rika gibi ekoturizmden çok para
kazanan bazı ülkelerde korunan alanlar ülkenin yüzde 25’ini kaplıyor.

Doğa turizminde Avrupa’da neden merkez olamıyoruz?

Çünkü bilincinde değiliz, eğitimini yapmıyoruz. Ne tanıyoruz ne tanıtıyoruz. Halbu ki Türkiye bu konuda en ileri, en çok gelir kazanan ülkelerden biri olabilir ve bu gelir, doğa yok edilmediği için bir seferlik bir gelir olmaz, sürekli devamı gelir. Doğa turizmi için doğal güzellikleri tanıtmanın yanısıra, gelen turistleri gezdirecek eğitimli doğa rehberlerine de ihtiyaç
var.

Kuş turizminde ne durumdayız?

Kuş turizmini 2005’de TEMA ile beraber başlattık. Kardeşim Dogan’la hazırladığım www.turkishbirding.com sitesinde bunu duyurdum ve bu sayede dünyanın ileri gelen kuş gözlem şirketleri şimdi Turkiye’de kuş turları düzenlemek istiyorlar. Doğa Derneği de bu sene kuş turlarına başlayacak. Şimdiden bana önümüzdeki üç yıl için Irlanda, Ingiltere, ABD ve Güney Afrika’nın en saygın kuş tur şirketlerinden teklifler geldi. İlgi çok ama bu ilgiye cevap verebilecek insanımız yok. Kolay yoldan köşeyi dönmeyi sevdiğimiz için, doğa sevgisi ve eğitimi gerektiren ekoturizmde
geri kalmamız şaşırtıcı değil maalesef. Ama Türkiye’de doğaseverler hızla artıyor. Gelecek için umutluyum. Türkiye’de kuş gözlemciliğini geliştirmek için yapılan faaliyetler, belgesel kanallarından dolayı insanların doğa güzelliğini daha çok farketmesi ve internet sayesinde kuşçuların birbirlerini bulup örgütlenip faaliyetlerini daha çok duyurabilmesi kuş gözlem turlarını artıracaktır.

Bugüne kadar kaç ayrı ülkede araştırma yapma şansınız oldu?

Şimdiye kadar yaklaşık 60 ülkede kuş gözledim, araştırma yaptım.

Gezileriniz sırasında sizi en çok heyecanladıran kareyi bizimle paylaşır mısınız?

Öyle çok kare var ki. Bunların arasında beni en etkileyenler: 1995’te Borneo adasındaki uçsuz bucaksız yağmur ormanlarının ortasındaki muhteşem Gunung Palung milli parkında yaşarken, her sabah, araştırma
istasyonumuzun tepesinde yuvalayan gibbon primatlarının tüyleri ürperten haykırışlarıyla uyanmak. 2001 yılında Anadolu kelebek ekspedisyonumuzda keşfettiğimiz yeni tür bir kelebeğe Latince ismi olarak soyadımın verilmesi
ve 2004 Angola ornitoloji ekspedisyonunda sivil savaşdan yeni çıkmış, her tarafı mayın dolu ama cok az keşfedilmiş bir ülkede, Gabela Akalat isimli kuş türünün ilk yavrusunu keşfedip fotoğraflamak sayılabilir.

Doğanın inanılmaz çesitliligini araştırıp, gözlemlerken ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Bu bölümü annem okumasın! Papua Yeni Gine’de lenf sistemi enfeksiyonuna, Bolivya’da leishmaniasise (şark çıbanı), Kosta Rika’da dizanteriye yakalandım. Hawai’de bir lav akıntısında kayboldum ve lavın kabuğu kırılınca içine düşmekten son anda kurtuldum.. Sadece filmlerde olmuyormuş. Otostopla Şili’yi geçerken Atakama çölünde 38 saat kaldım,
susuzluktan serap gördüm. And Dagları’nda yüksekliğin etkisiyle konuşamaz oldum ama bağlı oldugum tırmanış arkadaşım buzlu yamaçtan yanardağın içine doğru hızla kaymaya başlayınca bir şekilde buz kazmasıyla
ikimizi de durdurabildim. Tüm bunlara rağmen, beni en çok korkutan trafik ve diger insanlardır ve emin olun ki Istanbul gibi büyük bir şehirde, dağlarda, ormanlarda, doğanın içinde olduğunuzdan cok daha fazla tehlikedesiniz.

Şu an üzerinde yoğunlaştığınız bir çalışma var mı?

En çok yoğunlaştığım ve en büyük potansiyeli olan projem Kars biyoçeşitlilik araştırma, eğitim ve kapasite geliştirme projesi. Bölgenin büyük doğal zenginliğini araştırmayı, hem insanını doğal zenginlik ve çevre koruma konusunda eğitip bilinçlendirmeyi, ekoturizm, doğal ürünler ve diğer kaynaklarla oranın ekonomisine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
Tabii burada basarılı olursak, Türkiye’nin diğer bölgelerine de güzel bir örnek oluşturacağız. Umarım insanlarımız doğayı korumanın yok etmekten çok daha karlı olduğunu çok geç olmadan anlarlar. Ayrıca dünya kuş veri tabanını incelemeye, geliştirmeye, kuşların ekolojik hizmetlerini araştırmaya, kuş halkalama ve radyo takip projesine devam ediyorum.

Geleceğe dair planlarınız  neler?

En önemli amacım, akademik araştırmalarımın yanında, hem doğayı koruyup, hem çevre eğitimi sağlayıp hem de insanların hayatına fayda sağlayacak, doğal zenginliklerin korunmasına dayanan sürdürülebilir kalkınma projeleri gerçekleştirmek. Hızla yok olan inanılmaz canlıları, nefes kesen doğa güzelliklerini tükenmeden önce görebilmek icin durmadan seyahat etmek, dünyanın her köşesini görmek ve yeni canlı türlerini belgelemek istiyorum.

30 binin üzerinde fotoğraftan oluşan Çağan Şekercioğlu’nun arşivinden
seçilmiş örnekleri fotoğraf sitesi www.naturalphotos.com da görebilirsiniz.
Web sitesi: www.stanford.edu/~cagan/main.html

(USATT)

Become a patron at Patreon!