Ağız sağlığı hayati değer taşıyor!
Dişetlerindeki iltihap sadece dişetleriyle sınırlı kalmıyor, kan yoluyla dolaşıma geçerek diğer organlarda hasar riskini arttırıyor.
ABD’de diş hekimliği, çoğu diş hekiminin öğrencilik yıllarından süre gelen bir merak diyebiliriz. Peki, Türkiye’deki diş hekimlerinin ABD’de denklik alabilmesi için neler gerekiyor?
Austin, Texas’ta periodontist olarak görev yapan Dr. Saynur Vardar-Şengül ile T24 için görüşme şansı yakaladım. Dr. Vardar, Ege Üniversitesi’nde dişhekimliği ve periodontoloji eğitimini tamamladıktan sonra aynı üniversitenin Periodontoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışan, ABD’ye taşındıktan sonra Boston Üniversitesi’nde periodontoloji ve oral biyoloji uzmanlığını tekrarlayan, Amerikan Periodontoloji Board’unun sertifikasını almış başarılı bir isim.
İlk olarak, Türkiye’den gelen bir dişhekiminin, ABD’de lisans alıp çalışması için yapması gerekenlerin neler olduğunu sordum…
Dr. Vardar, “ABD, Kanada ve Meksika’da sadece bir okuldan mezun olanlar dışında diğer bütün ülkelerden gelen dişhekimlerinin lisans alıp çalışabilmesi için bir seri sınavlardan ve eğitimlerden geçmesi gerekiyor. Herkesin Amerika’da iki veya üç yıl boyunca dişhekimliği fakültesinde okuması isteniyor. Çoğunlukla iki yıl ancak bir kaç okulun programı üç yıl. Her okula tek tek başvurmak ve başvuru için ise bazı koşulların sağlanması gerekiyor. Her okulun koşullarına onların web sitesinden girip bakmak lazım” dedi.
Temel olanları sıralamasını rica ettim: “TOEFL sonuçları, National Board Dental Examination (NBDE) Part 1 ve Part 2’yi almak gerekiyor. Bazi okullar GRE sonuçlarını da isteyebilir. NBDE Part 1, daha çok temel bilimlerle ilgili bir sınavdır. Yani Anatomi, Microbiyoloği, Fizyoloji gibi temel bilimler. Part 2 ise dişhekimliğinin klinik bilimlerinden oluşuyor. NBDE Part 1 ve 2 her ikisi de Prometric Center denilen yerlerde bilgisayar başında yapılıyor. Part 1, bir gün, Part 2 ise iki gün süren sınavlar. Her ikisine de genellikle bir kaç ay çalışmak gerekebiliyor kişiye bağlı olarak. Her iki sınavın da geçme skoru 75 ancak bir çok okula başvuruda bu notların ne kadar yüksek olduğu kişinin kabul edilmesinde önem kazanabiliyor. TOEFL, NBDE Part1 ve Part 2 sonuçlarını alınca, istediğiniz okula başvurabiliyorsunuz. Bazı okullar CV’nizin durumuna göre veya eğer onlarla araştırmacı olarak çalıştıysanız ve sizi tanıyorlarsa, NBDE sonuçlarını kriter olarak istemeyebiliyorlar başvuru için. Ama bu sınavların alınmış olması zaten daha sonra lisans başvurusu için gerekli olacaktır. Okula kabul edildikten sonra, 2 veya 3 yıl dişhekimliği fakültesinde öğrenci olup bitiriyorsunuz.”
Yanılmıyorsam, Amerika’daki bütün dişhekimliği fakülteleri paralı, değil mi?
Evet. Her okulun harç miktarı farklı. Özel okullar, devlet okullarından daha pahalı. Okul bitince, Amerika’da bölgesel olarak yapılan dişhekimliği lisans sınavlarına girmek gerekir. Örneğin, doğu bölgesi için NERB, batı bölgesi için WREB. Bunun için, çalışmak istediğiniz eyaletin hangi sınavları kabul ettiğine bakmalısınız. Çünkü lisans için her eyalete ayrı ayrı başvuru yapılır. Örneğin, hem New York hem de Kaliforniya lisansı almak isterseniz hem NERB hem de WREB’e girmeniz gerekir. Bu sınavlar da genelde üç aşamalıdır. Model üzerinde, hasta üzerinde yapılan ve yazılı sınavlar. Bunların her birinden en az 75 almalısınız. Bu da bittikten sonra çalışacağınız eyaletin “Dental Lisans” başvuru bölümüne bakıp, gerekli diğer evraklar varsa tamamlayıp bütün bu sonuçlarla başvurabilirsiniz. Yaklaşık iki ay içerisinde lisansınız gönderilir.
Lisans almanın başka bir yolu daha yok mu?
Diğer bir yolu da burda uzmanlık yapmak. Amerika’daki dişhekimliği uzmanlık dallarına başvurmak da bir seçenek. Uzmanlık eğitiminizi (genelde üç yıl, Maksillofasial Cerrahi hariç) Amerika’da tamamlarsanız, bazı eyaletler size lisans verebilir sadece uzmanlık alanınızda çalışmak koşuluyla. Ancak bu şekilde alınan lisans her eyalette geçerli değildir. Bazı eyaletler uzmanlığa lisans için başka koşulları da eklemektedir. Yukarıda belirttiğim bütün sınavların alınması burada da gereklidir. Hangi eyaletlerin uzmanlığa lisans verdiğini onların web sitelerinden öğrenmek mümkün. Hangi yolla lisan alınmış olursa olsun, lisansın her yıl yenilenmesi gerekli. Bunun için de Continuing Education (devamlı eğitim) kurslarının alınması, belli sertifikaların tekrarlanması gerekli.
Peki, öğrenci kredisi mevzusu nedir?
Başvurunuz kabul edilirse, öğrenci vizesi alırsınız. Ancak okulun harcını ödemek için öğrenci kredisine (Student Loan-Federal or Private) başvurmayı düşünürseniz, direk sizin başvurmanız için Permanent Resident veya Amerikan vatandaşı olmanız istenir. Eğer değilseniz, yeşil kartı olan veya vatandaş olan birinin size kefil olması gerekir. Okul bitince, eğer yeşil kart sahibi veya vatandaş değilseniz, H1B vizesi ile dişhekimi veya uzman olarak birinin yanında çalışabilirsiniz ama yanılmıyorsam muayenehane açamıyorsunuz. Ancak bunun detaylarını bir avukatla konuşmak daha garanti olabilir.
‘Dişeti sağlığı insanın tüm vücut sağlığı ile ilişkili’
Son yıllarda dişeti hastalığı ile insanın genel sağlığı arasında bir ilişki olduğuna dair çokça makale yayımlandı. Nasıl bir ilişki bu?
Dişeti hastalığı dünyada en yaygın kronik iltahabi hastalıktır. Dişetlerini ve dişleri ağızda tutan diş çevresi dokuları etkiler ve onların kaybına neden olur. Dişeti hastalığı ilerlediğinde, dişlerin kaybına neden olduğu gibi tedavi edilmezse kalp krizi, beyin kanaması, erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebekler gibi hayati tehlike taşıyan hastalıkların riskini arttırabilir. Çok sayıda araştırmanın sonuçları göstermiştir ki dişeti sağlığı insanın tüm vücut sağlığı ile ilişkili. Dişetlerindeki iltihap sadece dişetleriyle sınırlı kalmıyor, kan yoluyla dolaşıma geçerek diğer organlarda hasar riskini arttırıyor. Bu nedenle, ağız sağlığının önemi diş kaybetmenin ötesine geçmiş ve hayati değer taşıyor demek yanlış olmaz.
Ağız sağlığımız için neler yapmalıyız?
Bunun yolu günde iki kez dişleri fırçalamak ve bir kez de dişipi kullanmaktır. Bunları tekniğine uygun ve etkili bir biçimde yapmak önemli. Her altı ayda bir düzenli hekim kontrolüne gitmek, gerekli ise diştaşı temizliği yaptırmak, ağız bakımınızın yeterli olup olmadığını öğrenmek, yeterli değilse tekniği geliştirmek dişeti hastalığının önlenmesinde gerekli. Son yıllarda dilin temizlenmesi de rutin ağız bakımına eklendi. Dili temizlemenin en önemli nedeni ağız kokusunu azaltması. En etkili dil temizleme aracı “tongue scraper” denilen dil temizleyicileridir. Dişfırçası ile dili fırçalamak yeterli değil.
Dişeti hastalığının belirtileri nelerdir?
Bu hastalığın varlığında, genelde ağrı gibi insanı hekime gitmeye zorlayacak derecede belirtiler görülmemektedir. Bu nedenle düzenli kontroller ile olası dişeti hastalığının en kısa sürede bir hekim tarafından saptanması ve gerekli tedavinin yapılması genel sağlığınız için büyük önem taşıyor. Eğer diş fırçalarken veya dişipi kullanırken dişetlerinde kanama oluyorsa, dişetleri kırmızı renkli ve şişkinse, ağız kokusu varsa, dişlerde kaymalar, aralanmalar varsa, dişler sallanıyorsa, mutlaka bir diş hekimine veya periodontiste gidilmeli, çünkü bütün bu belirtiler dişeti hastalığının habercisi olabilir.
Dental implant nedir?
Dental implantlar; diş kaybı kaçınılmaz olduğunda, kaybedilen dişleri yerine koymanın en güvenilir ve uzun vadede en başarılı yolu olarak kabul ediliyor. Dental implantlar, diş kökü yerine geçecek olan titanyumdan yapılan vidalardır. Bu titanium implantlar çene kemiği içine vidalandıktan bir kaç hafta sonra kemikle entegre olurlar ve diş kökü gibi görev yaparlar. Sonra bu kök şeklindeki implantlar üstüne kaplamalar takılarak dişin ağızda görünen formu oluşturulur. Dışardan bakınca implant aynen doğal dişleriniz gibi görünür. Dental implantlar artık pahalı ve lüks olmaktan çıkmış, standard tedavi yöntemi haline gelmiştir. Özellikle tüm dişlerini kaybetmiş hastalar için hem daha etkili çiğneme fonksiyonu sağlaması, hem estetik açıdan daha tatmin edici olması, hem de hastanın psikolojisi açısından en iyi seçenek diyebilirim.
Neredeyse tüm dişhekimi klinikleri dental implantları tercih ediyor sanıyorum…
Dental implantların uzun vadede başarı oranı yüzde doksanın üzerinde ve bu başarı oranı diğer tüm klasik yöntemlerden daha yüksek. Bu nedenle dişhekimi klinikleri dental implantları diğer klasik yöntemler olan köprüler ve hareketli protezlere tercih ediyor. Üstelik klasik yöntemlerde bir dişinizi kaybettiğinizde yanlardaki dişleri kesip köprü yapmak gerekirken, implant ile yan dişlere hiç dokunmadan kendi dişinizin yapısına en yakın bir şekilde yerine konması mümkün. İmplantı temizlemek de köprüyü temizlemekten daha kolay. Köprülerin ömrünün yaklaşık yedi yıl olduğu düşünüldüğünde, köprüye geçilen bölgeler maalesef ilerde daha çok diş kayıplarına neden oluyor ve sorunlar gittikçe artabiliyor. Halbuki implant ile sadece kaybedilen dişi yerine koymak mümkün.
Herkes implant yaptırabilir mi?
Hastanın dental implant yaptırabilmesi için ağız ve genel sağlığının iyi ve kontrol altında olması gerekir. Örneğin, kontrol altında olmayan diyabetiklerde ve sigara kullanan kişilerde implantların başarı oranı daha düşük. Bu nedenle diyabetik hastaların operasyondan önce kontrol altına alınması gerekir. Aynı zamanda implant koyabilmek için yeterli yükseklikte ve genişlikte kemiğe ihtiyaç var. Eğer yeterli kemik yoksa önce kemiği tekrar orada inşa etmek gerekir.
Ağız kanserinin saptanmasında dişhekimlerinin rolü nedir?
Dişhekimleri ağız kanserlerinin saptanmasında çok önemli rol oynarlar. Artık ağız kanseri taraması rutin dişhekimi ziyaretlerinin bir parçası olmuştur. Dişhekimi muayenesi sırasında, dilin, ağız tabanının, yanakların, damağın, boyundaki ve çene altlarındaki lenf nodlarının kontrolü kanser taramasında hayati rol oynuyor. Ağızda saptanan anormallikler ağız kanserlerinin erken dönemde saptanmasını ve tedavisini sağlamaktadır. Bu yönden de bakıldığında en az altı ayda bir dişhekimi kontrolü büyük önem taşıyor.
Son soru: Dişhekimliğinde ağrıyı, operasyon korkusunu gidermek için uygulanan yeni yöntemler gelişti mi? Neler uygulanıyor son günlerde?
Dişhekimliğinde artık ağrıyı, hastanın iğne korkusunu, operasyon korkusunu gidermek için yaygın olarak sedasyon yöntemleri kullanılıyor. Artık dişçi koltuğu fobisiyle başa çıkmak eskisine göre çok daha kolay. Bunlardan en yaygın olan yöntemler, nitrik oksit (gülme gazı) inhalasyonu ve ağızdan alınan iki küçük ilaçla uygulanan sedasyon türleri. Amerika’da neredeyse her dişhekimi ofisi bunları yapabiliyor artık. Ağız cerrahları ve periodontistlerin bir kısmı da uyku hali gibi olan I.V. sedasyon öneriyorlar. Bu şekilde hastanın tam konforu sağlanabiliyor. Hatta hastalar operasyonu bile hatırlamıyorlar. Ağız içine lokal anestezi gene de yapmak gerekiyor ancak hasta bunları pek hissetmiyor. Benim gibi doğal yöntemleri tercih eden bazı diş hekimleri, hipnoz gibi teknikleri hastanın korkularından kurtulması, operasyon sonrası hızlı iyileşme sağlanması için kullanıyorlar. Bunun için kişinin hipnoz sertifikasına sahip olması gerekiyor tabii.
(T24)