‘Uçurtmam Tellere Takıldı’
Ümit Kıvanç, Ahmet Kaya ile yapılmış söyleşilerden derlenen bir yaşam öyküsünü bizlere sunuyor. “Ben artık ölmüş arkadaşlarımızı anmak değil yeni doğanlar için daha iyi bir hayat kurma amacıyla çalışabilmek istiyorum” diyor.
Ümit Kıvanç’ın önce gecetreni‘nde bugün ise www.ahmetkaya.com internet adresinde yayımlanan ‘Uçurtmam Tellere Takıldı’ belgeseli bizi Ahmet Kaya’nın “Kürtçe kaset yapacağım” dediği için linç edildiği o magazin gecesine götürüyor.
O konuşuyor… Biz biraz daha burkuluyoruz.
Koray Çalışkan’ın ifade ettiği gibi; Serdar Ortaç’ın velveleci pop faşistliğini, bir dil, bir yürek, bir mermer sanatçılarımızın bir güzel şarkıyı cop yapıp Ahmet Kaya’nın kafasına indirdiklerini hatırlıyoruz.
Can Dündar’ın dediği gibi; o fanatik koro, zerrece iplemediği marşlar söyleye söyleye, sürgünde bir muhalifler mezarlığı kurdu… Öz yurdundan kovulanlar için kazılan her mezar, Türkiye’yi biraz daha kurutup çölleştirdi. Çünkü oradaki her mezar taşı, Türkiye’deki hoşgörüsüzlüğün alametiydi… Tam 10 yıl önce, 16 Kasım’da öldü o… Ne oldu sonra? Ahmet Kaya boşuna ölmemişti, bu ülke farklı seslere tahammülü öğrenmeye başladı, o sesler dile geldi. Tarih kitapları Ahmet Kaya’yı yazmaz; ama o, yarının tarih kitaplarını yazmıştır…
‘Uçurtmam Tellere Takıldı’nın yönetmeni Ümit Kıvanç’a ulaştım ve kısıtlı sürede kendisine sorularımı yönelttim.
İlk olarak, “Bu on yılda ne değişti?” diye sordum…
“On yılda, solcu linç etmenin meşruluğu azalmadı. Aksine, solcular da şimdilik linç değilse de toplu saldırı kültürüne ayak uydurmaya başladı. Devlet katında birtakım değişimler oldu. Ordunun nihayet biraz ağırlığı azaltıldı. Mevcut hükümetin demokrasiden anladığı şeyin sınırlarına yaklaşıldı. Kürt meselesine en azından Kürt meselesi diyebiliyoruz. Devlet Kürtçe televizyon kurdu ama mahkemeler Kürtçe’nin “bilinmeyen bir dil” olduğuna dair tutanak tutuyor” dedi.
Peki, Türkiye değişiyor mu?
Elbette değişiyor. Ama mehter adımlarıyla, iki ileri bir geri. Türkiye’de demokrasiden, farklılıkların zenginlik olduğu duygusundan, toplumun devlete hükmetmesinin ne demek olduğundan nasibini almamış nüfus maalesef çok fazla. Bu yüzden, değişimi sadece devlet veya siyasîler veya büyük burjuvalar engelliyor da diyemiyoruz.
Anmalar konusunda deneyimliyiz; ama umutlanmak için erken mi sanki?
Neye dayanarak umutlanacağız ki? Hrant Dink davası konusunda devletin tavrı ortada. Kemal Türkler’in katilini resmen adaletten kurtarmayı başardılar. Hem de sözde adalet mekanizması başardı. Müslüman çoğunluk esas olarak sadece kendine Müslüman. Bunca zaman ezilen ve horlananlar, kendilerini ezenlerin yanında saf tutabiliyor. Sol yok, solculuk yok. Bir nebze sosyal demokrat bir düzen partisi bile yok. Yine de, tuhaf bir değişim isteği var ve bu alttan alta birşeyleri zorluyor. Ben artık ölmüş arkadaşlarımızı anmak değil yeni doğanlar için daha iyi bir hayat kurma amacıyla çalışabilmek istiyorum. Ama sanırım ömür sürem içinde buna ulaşmak zor.
Filme ilgi nasıl? Kaya’nın ailesi filme dair ne düşündü?
Zaten Gülten ve Melis ile devamlı irtibattaydım. Biraz da onlar adına yapmış sayılırım filmi. Sonuçtan hep beraber memnunuz.
Peki, dün Ahmet Kaya’yı kötüleyen gazeteciler bugün bu filme ne dediler?
Valla ne dediklerini bilmiyorum, aldırmıyorum da. Onlar kendi başlarına utansınlar ve bu konuda insan içine çıkıp laf etmesinler yeter.
Sizin ‘Ahmet Kaya’nız?
Yanıtı filmde göreceksiniz. Favori parçalarımı merak ediyorsanız hemen söyleyeyim: Bahtiyar ve Nereden Bileceksiniz.
Belgeseli, geçen cumartesi anma gecesinde izleyen Birgün Gazetesi’nden tanıdığımız ile de görüşme şansım oldu…
Cebenoyan, belgeselin epey bilgilendirici ve iyi bir çalışma olduğunu dile getirdi ve ekledi: “Müziği dışında kişiliği hakkında fazla bilgim yoktu. Ahmet Kaya’nın ne kadar düzgün, ne kadar tatlı bir insan olduğunu gördüm ve daha da üzüldüm.”
Belgeselde Kaya’nın “bölünme karşıtı” ve “türban yanlısı” tavırları konusunda tekrarların bir yerden sonra sıkıcı olduğunu fakat Hürriyet Gazetesi’nin teşhirinin yerinde olduğunu söyledi. Ama tabii, “Acaba Hürriyet yalnız mıydı bu tavrında?” diye de düşünmüş. “Bilemedim, öğrenmeye çalışıyorum. Yeni Şafak, Zaman ne yaptıydı mesela, merak ediyorum” dedi.
Aynı soruyu kendisine de sordum: “Bu on yılda değişti mi bir şeyler?”
Cebenoyan’ın yanıtı dikkate değer: “Kaya’nın anma gecesine devlet ricalinin katılması güzel bir şey. Bir şey değişmiş demek ki. Artık devrimcilerin ölüsünü seviyor devletimiz hiç olmazsa. Bir gün canlısını da sever diye umuyorum. Eskiden ölüsüne de katlanamazlardı. Hiç olmazsa bu konuda ilerleme var. Ama dur bir saniye! Eskiden de devlet için en iyi devrimci ölü devrimciydi! Yoksa değişen bir sey yok mu?”
Belgeseli izlemek için tıklayınız…
Anma gecesinde gösterilen başka videoların bulunduğu link ise şöyle: vimeo.com
(Turkish Journal)