İnternetten ve sosyal ağlardan korkmayın, onu ciddiye alın!

Internet Konferansi

İnternet Teknolojileri Derneği’nin (İNETD) düzenlediği 17. İnternet Konferansı (İNET-TR), bu yıl 7-9 Kasım tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi’nde düzenleniyor.

 

17 Kasım 1995’ten bu yana düzenlenen konferans, internetle ilgilenenlerin buluşma noktası, sorunların tartışıldığı bir platform, ortak aklın arandığı bir ortam olma özelliği taşıyor.

 

Bu konferans, 3 gün 6 paralel salonda sürecek. 12 Panel, 22 seminer, 5 başarı öyküsü, 8 atölye ve 14 bildiri oturumu olmak üzere toplam 61 oturum yapılacak. Fatih oturumlarında projenin mevcut durumu, ve pilot çalışmanın değerlendirilmesi, ve öğretmen eğitimi üzeride durulacak.  “Sosyal Ağlar ve Yeni Medya” konferansın en ağırlıklı konusu: http://inet-tr.anadolu.edu.tr/

 

İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Akgül’ün konferansta,  “İnterneti nasıl algılamalı?” sorusuna verdiği yanıt şöyle:

 

“İnternet artık hepimiz için yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi ve yaşamı köklü olarak değiştirdi. Bu konferansı düzenleyenler olarak, interneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, bilgi toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. İnternet, bilgi toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. Hiyararşik yapıları kırmaya başlıyor. Bu değişimler köklü değişimlerdir. Nasıl sanayi devrimi sancılı olduysa, Bilgi toplumuna dönüşüm de uzun ve sancılı olacaktır. İnternet dünya üzerinde 2.4 milyar insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler.”

 

 

‘Türkiye gemisi rotasını bilgi toplumuna henüz döndüremedi!’

 

“Türkiye’de finans sektörü internet işinde oldukça başarılı. Maliye, sağlık, adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Büyük özel sector interneti oldukça iyi kullanıyor. Okullar için Fatih Projesi gündemde. Üniversitelerimiz, internetle yaşamaya alıştı; süreç işliyor. Bakanları kapsayan bir icra kurulumuz var, hatta bilim, teknoloji

ve sanayi bakanımız da var. Silikon vadisine  girişimci gençlerimizi gönderiyoruz. Bütün bunlara rağmen ülkede bilişim, bilgi toplumu konularında bir dağınıklık söz konusu. Türkiye gemisinin rotasını bilgi toplumuna döndürecek boyutta yapılanma, program, ve çaba yok. Arada bir söylenen iyi niyetli, parlak sözler, başlayan bir çok proje bu gerçeği değiştirmiyor. En başta, yeterli kapsamda siyasal sahiplenme ve örgütlenme olduğunu söylemek zor. Vaktinin yarısını buna ayıran bakan, müsteşar ve genel müdür düzeyinde kimse yok. Bilgi toplumu çalışmalarını koordine edecek kapasitede bir yapılanma yok. Yapılanma olarak, Bilgi Toplumu Dairesi, Başbakanlık e-devlet grubu, Türksat, BTK, Sanayi Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı var. Bunun bir Parlamento ayağı yok. Sivil toplumu, özel sektörü, üniversiteyi ve basını işin içine çekecek, ortak aklı arayacak, saydam ve katılımcı, felsefe, kadro ve yapılar yok.”

 

Hedef ne olmalıdır?

 

“Emek yoğun bir ekonomiyi ve kırsal ağırlıklı bir toplumu, bilgi yoğun bir ekonomi ve toplumsal yapıya dönüştürmek olmalıdır. Farklı disiplinlerden uzmanları barındıran, esnek, bağımsız, inisiyatif alabilen bir yapı gerekir. Türkiye’yi Bilgi Toplumuna taşıyacak kadroları yetiştirmeye yönelik çalışan bir programımız ve politikalarımız yok, ve var olan kadroları kamuda tutacak insane kaynakları politikalarımız sorunlu. Serbestleşme mevzuat olarak tamam ama, pratikte ağır aksak ilerliyor; istatistikler fiili tekelin devam ettiğini gösteriyor. Türkiye İnternetinde bir yavaşla görüntüsü var . ADSL abone sayısı artıyor. Fiyatların göreceli pahalı olması, ve gelir dağılımında bozukluklar, böyle bir olasılığı gündeme getiriyor.”

 

‘Ülkeler, kurumlar ve bireyler için bugün internette olmamak gibi bir seçenek yok’

 

“Özellikle iş dünyası ve kurumlar için mesele iş süreçlerin internetle uyumlu olması, onların yeniden tanımlanmasıdır. Aynı şekilde, dünya ile rekabet etmek isteyen kişi ve kurumların, web 2.0/3.0’ı görmezden gelmek, sosyal ağlarda olmamak gibi bir lüksü yok. Halkla ilişkiler, reklam, tanıtım, mezun ilişkileri, örgütlenme, siyaset sosyal ağlara taşındı. Bir Sosyal Ağdan sorumlu kişi, kurumu, kurumsal iletişimi ve sosyal ağları bilecek yetenekli bir eleman olmak zorundadır; bu konularda acemi biri ciddi zarar verebilir.”

 

‘Okullardaki bilişim eğitiminde ciddi sorunlar var’

 

“İlk 12 yılı düşünürsek, temel eğitim seçmeli hale gelmiş, medya okuryazarlığı da seçmeli halde. ACM lise fen kolunda bir öğrencinin 6 bilgisayar

bilimi dersi almasını öneriyor; bu kültür derslerin ötesinde. Öğrencilerimize, bilgisayar/bilgi okur yazarı dışında, etik, güvenlik, estetik ve temel programlama kavramlarını öğretmeliyiz.

 

Eğitim seminerleri arasında özgür yazılım temelli olanlar ağırlıkta. LKD ve PHP grubunun seminerleri, hem bireysel kullanıcıya, hem kurumsal kullanıcıya hem de kendini geliştirmek isteyen bilişimceye hitapedenparçaları var. Pardus, Linux ve özgür yazılım ülkemiz için, güvenlik, tasarruf, istihdam, rekabet ve bilişimci yetiştirmek için önemlidir. Özgür yazılım dünya üzerinde çok geniş bir insan ağının imece usulüyle ürettiği ve insanlığın ortak mülkiyetinde olan

yazılımlardır. Dünya üzerinde 325 bin civarında özgür yazılım projesi devam etmekte, bu projelerde 3 milyonu aşkın geliştirici katkı vermektedir.”

 

İnternet yasakları ve Wikileaks

 

“Ülkemiz 4 yıldır, 5651 nolu yasa yoluyla, tabir caizse, “İnternetle Savaşıyor”. Şunu kısaca söylemek isterim. 5651’in getirdiği yapı, demokratik hukuk devletindekabuledilemez bir hukuk faciasıdır. Demokratik bir ülkede, bir idari yapı, insanların özgürlüklerini kısıtlayamaz. Bu filtre uygulaması ile daha kötü bir

hal aldı. Şimdi de Phorm ile izleyiciler çıktı başımıza.”

 

‘Filtre haktır, ama devlet yaparsa sansürdür’

 

“Çocukları koruma konusunda bir anlaşmazlık yok. Sorun bunun nasıl yapılacağı. Her yurttaşın, kendi bilgisayarında kendi keyfince filtre koyması, ya da kafasına filtre koyması, kendi doğal hakkıdır. Devlet, uygun yazılımlar dağıtır, yarışmalar açar, devlet ve sivil toplum listeler hazırlar. Ama, devletin ben kendi başıma gizli bir liste hazırlarım, bunu kimseyle paylaşmam ve tartışmam, yasal olabilir ama, meşru ve hukuki olamaz. Hoşgörü, diyalog ve yönetişim içinde insan odaklı çözüm aramalıyız. Saydam ve katılımcı yapılarla, ifade özgürlüğü ekseninde sorunu çözmeliyiz.

 

Bütün dünyada devletler, interneti zapturapt altına almak istiyorlar, ama kitleler daha açık bir toplum istiyorlar; saydamlık, hesap verilebilirlik, yönetime katılma, ve refahtan pay istiyorlar. Bunu kamu yönetiminden istedikleri kadar, tüm kurumlardan istiyorlar. Wikileaks’i dünya yurttaşlarının gerçekleri öğrenme, saydamlık talebi penceresinden bakmak gerekir.”

 

‘İnternetten korkmayın! Onu öğrenin!’

 

“İnternet, sosyal ağlarla, yeni medyayla, kitlesel projelerle, pek çok insanı tedirgin ediyor. Biz diyoruz ki, internetten korkmayın! Onu öğrenin! Olanaklarını ve olası risklerini öğrenin. İnterneti kendinizi geliştirmek, işinizi geliştirmek, daha iyi yapmak, daha iyi dünya vatandaşı olmak için kullanın. Nasıl elektriği, telefonu kullanıyorsanız, interneti de aynı ölçüde doğal, yaşamın bir parçası olarak kabul edin. Kendinizi özgürleştirmek, yenilemek için kullanın. Demokrasiyi

geliştirmek, bir yurttaş olarak katkınızı göstermek, toplumsal katılım ve denetim için kullanın.”

 

(T24)

Become a patron at Patreon!