Çocuklar için…
Pek az insan, yaptığı işi gözümüze sokmadan, bizi bilgiye teşvik ediyor, kalbimize dokunabiliyor. um:ag Vakfı Koordinatörü Özge Mumcu, o isimlerden biri… Kendisi ile çocuklar için söyleştik…
“Çocuklar haber yapmayı da halat örmeyi de öğreniyorlar”
um:ag ; çocukların, kültür ve sanat etkinlikleri aracılığıyla yaratıcılıklarını, sorun çözme becerilerini, bireysel ve sosyal kimliklerini geliştirdikleri, kendilerini özgürce ifade edebildikleri bir adres.
Vakıf, 2001 yılından beri çocuk etkinlikleri düzenliyor. Bu etkinlikler arasında dönemsel olarak açılan drama etkinlikleri, müzik dinletileri ile yap-boz etkinlikleri bulunuyor.
2009 yılından bu yana ise yayınladıkları “İçimdeki Güneş” çocuk kitapları dikkat çekiyor.
Mumcu’ya ilk olarak, çocuklara özel yayın fikrinin nasıl doğduğunu soruyorum…
“Çocuk yayıncılığı Türkiye’de zayıf olduğunu bildiğim bir alan. 2008 yılında, um:ag Vakfı, Frankfurt Kitap Fuarı’nda Türkiye’yi temsil eden 100 yayınevi içindeydi. Bu çerçevede, dünyadaki belli başlı tüm yayınevlerini inceleme şansım oldu. Bir yandan vakıf bir sonraki adımda ne yapabilir, düşüncesi içindeydim. Ki hala da bu düşünce içindeyim. Özel neden ise; babam öldürüleli 18 yıl oldu ve artık çocuklara da düşüncelerini aktarmak gerekiyordu. Bu nedenle ilk Sakıncalı Piyade’nin çocuklara yönelik bir çizgi roman’ı olsun istedim. Hala da olabilmiş değil ama bu fikirden “İçimdeki Güneş” kitapları doğdu” diyor…
Yaş aralıkları çeşitli olan kitap sayıları 30’a yaklaşmış. Mumcu, ilk yayınlarından bugüne çalışmalarını şöyle anlatıyor: “Yıllardır her yaz çocuklara aktarmaya çalıştığımız “yaratıcı düşünmek”, “kendini ifade edebilmek” gibi insanın kişisel gelişiminde çok önemli yeri olan becerileri kitaplar yoluyla da edinebiliriz, dedim. Ardından ilk yayınımız “Yarım Gün Ülkesi” basıldı. Deneyimimiz çok az olmasına rağmen hem müzik CD’li hem de onu tamamlayan bir öyküsü olan bu kitabı çıkardık. Ayça Nur Kip’in yazıp bestelediği Yarım Gün Ülkesi’ni, Türkiye’de çocuk yayıncılığında önemli isimler olan Ülkü Ovat ile Ümit Öğmel’in kitapları izledi. Çocukların tüketim merakını farklı bir dille ele alan Eski Oyuncaklar ikinci kitabımızdı.
Aklımda yine Sakıncalı Piyade olduğundan, yayın yönetmenimizle babamın yazılarını taradık ve bir 23 Nisan yazısı olan Çocuklar İçin’in kitap yapılmasına karar verdik. Yine Ümit Öğmel ile Ülkü Ovat çizdi. Tabi yaş aralığı 9 artıydı.
Ayça Nur Kip ile “Şarkımın Öyküsü” adlı CD ve kitap çalışmasını yaptık. 18 öykü ve 18 öykünün de ayrıca bestelenmiş şarkısı. Müziklerin aranjmanını, Türkiye’nin önemli sanatçılarla çalışan profesyonel isimlerinden Mete Artun yapıyor, opera sanatçıları, çocuklar ise vokalde yer alıyor. Geçtiğimiz ekimden bu yana ise, hem yaş aralıklarını hem de kavramları belirledik, boyutları da çocuklara daha uygun hale getirdik. Şu anda aileler çocukların o kitaplarla uyuduğunu söylüyorlar. Yakın zamanda ise Yıldırım Doğan’ın “Kedi Kamburu”, Ceyhun Atuf Kansu’nun “Sevgi Elması”,e Serpil Ural’ın yazdığı boşanan çiftlerin çocuklarının sorunlarını anlatan “Ayrı Evler” baskıda.
Yarım Gün Ülkesi ise yeni altyapılarının olduğu müzik CD’si ve yeni tasarımıyla yeniden raflara çıktı. Umarım yolu daha da açık olur. Aynı zamanda 0-2 yaş grubu çocuklara kavramları anlatan KİKU (Kitap Kurdu) dizimiz de yine Ümit Öğmel ve Ülkü Ovat’ın yoğun hazırlandı.”
Çocuk kitabında değerlendirme kriterleri/kalite/standart ne olmalıdır?
Farklı yaşlardaki çocukların yaratıcılığı öğrenmeleri. Örneğin 0-2 yaş grubundaki çocuklara resimlerden çok çizimler hitap ediyor, o şekilde öğreniyorlar. Görsel zekayı geliştirmek gerekiyor. Bana kalırsa değerlendirme kriterleri şunlar olmalı: bu kitabın verdiği mesajlar hangi yaş grubuna hitap edebilir, hangi bilgiyi öğretiyor. Örneğin, 3 yaş için “Çizgilerin Dünyası” adında bir kitabımız var; çocukların yaptığı çizimlerle nasıl bir şekil çıkartabileceğini öğretiyor.
Çoğu zaman kitapları hazırlarken o yaş grubundan çocukların da fikrini alıyoruz. Örneğin, resimlerde bir hata mı var? Hemen ikinci baskıda düzeltiyoruz. Yarım Gün Ülkesi’nde bir “Turunculu Adam” vardı; adı Turuncu ama turuncusu sadece kemerinde. Hal böyle olunca çocuklarda, “nerede nerede?” diye bir merak belirdi. Turunculu adam şimdi tamamen turuncu. Çocuklar en iyi yönlendirici.
Gorki, “Çocuklar için, sanki büyüklermiş gibi yazmalıyız” demiş…
Katılıyorum. Ancak belirli yaş dönemlerinde çocuklara ağır gelmeyecek kavramları vermek gerekir. Yaşamın içindeki ağır olayları da onları ürkütmeden anlatmak gerekir diye düşünüyorum.
Peki, siz çocukken ne okudunuz?
Öncelikle çok kitap okudum. Altın yayınlarının çocuk dizileri, Dede Korkut Hikayeleri, Grimm Masallarının orjinalleri, Türk masalları ardından da Klasikler aklıma ilk gelenler. Ortaokulda Türkçe öğretmenin şair Ahmet Erhan’dı. Bir gün (Orta 2) beni Anna Karanina’yla görünce uyardı; “bu sana ağır gelir.” diye. Ağır geliyordu tabi ama okumaya devam ettim. Dostoyevski ve Tolstoy ardından Yaşar Kemal. Muzaffer İzgü ve Aziz Nesin elbette. Okuduğum her satırın bugün insan ilişkilerini tanımlamada (özellikle Dostoyevski), insanları anlamada ve dünyayı anlamlandırmada büyük faydasını görüyorum.
Bir sonraki projeniz ne?
Ekim ayında daha çok kitapla okurlarla buluşmayı amaçlıyoruz. Anne babaları mutlu edecek bir CD ve kitap projesi ise sırada…
Sanki bu kitaplar bir hayalin yaşama geçmesi gibi…
Hakikaten öyle… Bizler için önemli olan doğru isimlerle ve doğru çizimlerle, doğru mesajları da ileterek çalışmak. Bugüne kadar yayınladığımız kitaplarda çocuklara sevginin, duyarlı olmanın, düşüncenin ve doğruluğun önemini aktarmaya çalışıyoruz. Daha da güzel işler yapacağımızı düşünüyorum. Dünyada neler yapıldığını, hangi kavramların ön plana çıkarıldığını da takip ediyoruz. Onları da temele alarak kendi yazarlarımızın dilinden öyküleri anlatmak.
“Bir sonraki hayaliniz nedir?” diye sorsam…
Keşke bu kitapları -imkanımız olsa da- alsam tüm Türkiye’de anaokullara, ilkokullara dağıtabilsem. Bu kitapları alanlar, kendi çocukları dışında da imkanı olmayan, olamayan o çocuklara da bir tane alsa…
Kitaplarınızı büyük firmalarda da bulabilir miyiz?
Bulabilirsiniz. Dağıtımda zaman zaman sıkıntılar yaşayabildiğimiz için www.umag.org.tr ‘nin kitap satış sitesinden de edinilebilir.
Bugüne özel çocuklara iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Bu 23 Nisan’ı Uğur Mumcu’nun 1975 yılında yazdığı o yazının bir kısmıyla selamlayayım:
“Güzel günler göreceğiz çocuklar. Işıklı günler göreceğiz. Mutlu günler, tasasız günler göreceğiz.
Babalarınızın, amcalarınızın, dayılarınızın katlandıkları acılar, sizlere özgür bir ülke bırakabilmek içindi. Güzel günler yaşayacaksınız çocuklar…”
Son söz: Okuyan bir toplum yaratma konusunda çocuk kitaplarına çok iş düşüyor. Başta Özge Mumcu olmak üzere um:ag Vakfı’na teşekkürlerimle…
(Turkish Journal)