TÜBİTAK, ABD’nin GDO propagandasına maşa olmuş
WikiLeaks belgelerini inceleyen Baybars Külebi ve A. Murat Eren, belgeler arasında ilaç sektörü ve GDO’lu ürünlerin Türkiye marketine girişi için yürütülmüş olan kulis faaliyetlerine http://subjektif.org adresinde kaleme aldıkları yazıda mercek tutuyor. GDO propagandası yapması için Türkiye’ye gönderilen Amerikalı bir uzmana Bilim ve Teknik dergisinde yanlışlarla dolu bir yazı yazdırılmış, hatta Türkiye’de çeşitli üniversitelerinde konuşmalar yaptırılmış. Külebi ve Eren, subjektif.org adresinde yayınladıkları dosyada Türk yetkililerin bu konulardaki sorumsuzluğuna da dikkat çekiyor.
Baybars Külebi ve A. Murat Eren:
Bağımsız ve kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan WikiLeaks, yayın hayatına başladığı 2006 yılından bu yana dünya gündeminde iz bırakan birçok skandalı gün ışığına çıkarırken, WikiLeaks’in yayınladığı gizli belgeler, sanal dünyanın dışında cereyan eden halk hareketlerinin fitilini de ateşleyerek haberalmave iletişim ile ilgili kavramları tartışmaya açtı.
WikiLeaks’in en büyük bombalarından birisi ABD büyükelçiliklerinde hazırlanmış olan çeşitli gizlilik seviyesindeki 250 bin’in üzerindeki diplomatik telgrafı ele geçirmek ve yayınlamak oldu. Alabildiğine bilgi içeren bu telgrafların tamamına geçtiğimiz eylül ayı başından bu yana İnternet üzerinden erişilebiliyor ve telgraflar içinde arama yapılabiliyor.
Bu telgraflar dünyanın dört bir tarafındaki ABD büyükelçiliklerden gönderilmiş olsa da Türkiye’nin özel bir durumu var: Tüm merkezler arasında 7,918 adet telgraf ile ABD’ye en fazla diplomatik telgraf gönderen yer, Ankara Büyükelçiliği.
Bu gelişmelere kayıtsız kalmanın yanlış olacağını düşünerek, hem Türkiye ile ABD arasındaki temel meselelerin neler olduğuna dair fikir sahibi olmak, hem de halkın bu telgraflardan neler öğrenebileceğine dikkat çekmek amacıyla telgraf arşivinden üç konu seçerek derinlemesine inceledik. Bu üç konu WikiLeaks belgelerinde karşımıza çıkan siyasi perspektifler, ilaç şirketlerinin şekillendirdiği ABD politikasının Türkiye’deki izdüşümleri, ve son derece çarpıcı bilgilere ulaştığımız ABD Genetiği Değiştirilmiş Gıdalar (GDO) politikaları ile Türkiye’deki kurumların bunlar karşısındaki tutumu oldu.
Diplomatik telgrafların önemli bir kısmını Türkiye’de gündemi meşguledenolaylara dair özetler oluşturuyor. Toplumun bilinen rahatsızlığına rağmen Irak Savaşı protestolarının Türkiye’de neden cılız bir katılımla gerçekleşiyor olduğunun toplumsal açıdan irdelendiği telgraflardan günlük gazete manşetlerine kadar çeşitli konulardaki siyasi telgraflardan ilgimizi çeken bir tanesi, Büyükelçi Edelman’ın 2004 yılında Erdoğan’ın kişiliği ve AK Parti’nin geleceğine dair görüşlerine yer verdiği telgraf idi.
EDELMAN’DAN CHP’YE: “BİRKAÇ ELİTİST ZEVZEK”
Bu gönderide Edelman, bugün baktığımızda Türkiye’nin siyasi atmosferi ve gidişatına dair son derece isabetli olduğunu gördüğümüz tahminler yürütüyor, hatta zamanında Türkiye’de medyanın açık bir biçimde gündeme getirmeye çekindiği konuları dile getiriyordu. Bir noktada Türkiye’de CHP’nin temsil ettiği ana muhalefetin “birkaç elitist zevzek” tarafından yürütüldüğünü de söyleyen Edelman, Erdoğan’ın takip eden10 yıllık süreçte herkesin hesaba katması gereken güce karşı zaafı olan bir lider olarak resmediyordu.
“İLAÇ SEKTÖRÜ ve GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR ATAĞI”
ABD’nin, çokuluslu şirketlerin Türkiye pazarına güvenle girmesi için Türkiye’de yapılması gereken düzenlemeleri hızlandırma çalışmaları da telgraflar arasında önemli yer teşkil ediyor. ABD’nin epey efor harcadığı kalemlerden birisi ilaç sektörü. İlaç sektörü; gıda, savunma, enerji ve bilişim sektörleri kadar önemli. Dünyanın en büyük ilk 15 ilaç şirketinin sadece 2008 yılındaki satışlarının toplamı 385 milyar doların üzerinde. Bu ekonominin yüzde 44’lük kısmı ise ABD’nin kontrolünde. Ürettikleri ilaçları ihraç etmeyi başaran ülkeler, son derece temel bir alanda diğer ülkelerin kendilerine olan bağımlılığını da garanti altına almış oluyorlar. Bu sebeple WikiLeaks belgeleri arasında ABD’nin kendi sağlık sektörünün menfaati için gerekli olan yasal düzenlemelerin diğer ülkeler tarafından gerçekleştirilmesi konusunda büyük çaba sarf ettiğini görmek sürpriz değil.
Fakat Türkiye bu konuda da bizi şaşırtıyor: WikiLeaks’in yayınladığı telgrafların kapsadığı dönemde ilaç şirketleri ile ilgili gönderilmiş telgrafların en büyük kısmı Türkiye ile ilgili. Bunlar arasında ABD’li şirketlerin Türkiye’deki patent yasalarından duydukları rahatsızlıkları gidermek üzere ABD Büyükelçiliği’nin siyasetçilere yaptığı telkin ve baskıların delillerine rastlıyoruz.
İncelediğimiz konular arasında en çarpıcı olanı ise Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) konusu oldu. GDO’nun endüstri temsilcileri, ABD’nin yayılması için lobi yaptığı bir diğer önemli sektörü temsil ediyor. GDO, genetik mühendisliğinin marifetleri ile değişikliğe uğratılmış, yani normal koşullarda doğada bulunmayan, fakat laboratuvar ortamında yaratılmış olan canlıların tümüne verilen isim. GDO’ların insan sağlığı üzerindeki etkileri halen aktif bir araştırma konusu. Fakat bu sektörden gelir elde etmek isteyen şirketlerin bekleyecek vakti yok. Bu yüzden yapılması gereken şey ‘propaganda’ ile kamuoyunun fikrini değiştirmek. GDO’lu ürünlerin pazara girişi için de Türkiye’nin bazı yasaları çıkarması gerekiyor. Telgraflarda ABD’nin bu iş için GDO şirketleri ile son derece sıkı ilişkiler içerisinde olan Bruce Chassy’yi Türkiye’ye gönderdiğini görüyoruz.
“ARKADAŞ BİR YAZI YAZSIN”
Telgraflardan birinde Büyükelçi, Türkiye kamuoyunun GDO’lara karşı duruşunu “düzeltmek” için Bilim ve Teknik dergisinde yayınlanacak bir Chassy yazısının iyi olacağını söylüyor. Bahsi geçen yazı, bundan sadece birkaç ay sonra içerdiği birçok yanlış bilgi ile birlikte Bilim ve Teknik dergisinde çıkıyor. Chassy bununla da kalmıyor, Büyükelçiliğin ayarladığı bir programla Sabancı, Ege,Ankarave Çukurova Üniversitelerinde konferanslar veriyor…
Türkiye’de GDO konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek için yoğun çaba sarf eden organizasyonlara rastlamak mümkün; örneğin bünyesinde çevre ve ekoloji örgütleri, tüketici dernek ve federasyonları, sendikalar, tabip odaları, barolar, TMMOB’a bağlı meslek odaları gibi seksenden fazla bileşeni barındıran GDO’ya Hayır Platformu bu yıl 19 Kasım Cumartesi günü İzmir Bornova Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde, GDO karşıtı tavrın nasıl bir çizgiye oturtulması gerektiğini tartışmak üzere dokuzuncu kez bir araya gelecek.
Sivil toplum kuruluşlarının halkı aydınlatma çabasına rağmen, bir süre öncesine kadar ülkenin en çok güvenilen kurumlarından birisi olan TÜBİTAK’ın, üniversitelerle beraber çok uluslu şirketlerin GDO propagandasının maşalığını yaptığını WikiLeaks belgelerinden öğreniyoruz.
ABD kendininkilerden çekinirken ortaya Türkiye’nin kirli çamaşırlarının döküldüğünü görmek tatsız bir sürpriz olsa da, bu diplomatik telgraflar içinde siyasi analistlerin ve sorumlu vatandaşların Türkiye’nin kendisine dair öğrenilebilecekleri pek çok şey olduğu göz ardı edilmemeli.
Yazının geniş versiyonu http://subjektif.org adresinde…
(T24)