Antidepresanlar depresyon tedavisinde gerçekten etkili mi?
Yenice Nature’da yayımlanan bir makale düşük serotonin seviyelerinin depresyona sebep olduğuna dair “net bir kanıt” bulunmadığını belirtiliyor ve antidepresanların yaygın kullanımını sorguluyor. Dünya çapında milyonlarca insan düzenli olarak antidepresan kullanırken alınan bu sonuç tartışmalara neden olabilir.
Bir yanda antidepresan ilaçların depresyon tedavisinde yardımcı olabileceğine ve hayat kurtarabileceğine dair tutarlı kanıtlar olduğunu düşünen bilim insanları bir yanda da “Antidepresanların beyne tam olarak ne yaptığını anlamıyoruz ve insanlara yanlış bilgiler vermek, onların antidepresan alıp almama konusunda bilinçli bir karar vermelerini engelliyor” diyenler.
University College London’da psikiyatri profesörü, ayrıca North East London NHS Foundation Trust’ta danışman psikiyatrist olan çalışmanın baş yazarı Joanna Moncrieff, “Pek çok insan depresyonlarının biyokimyasal bir nedeni olduğuna inanmaya yönlendirildikleri için antidepresan alıyor ancak bu yeni araştırma bu inancın kanıtlara dayanmadığını gösteriyor” diyor.
Profesör Moncrieff ile iletişim kurma şansım oldu. “Kapitalist kriz, ekonomik istikrarsızlık ve değişim dönemindeyiz ve bu, hayatı insanların çoğunluğu için daha güvencesiz ve stresli hale getiriyor” diyor. Nature’da yayımlanan makale sonrası kendisine ilettiğim sorular ve aldığım yanıtlar şöyle:
Savaş, hastalık, kıtlık, ve katliam haberlerine geçmişten çok daha fazla maruz kalıyoruz sanki. Sosyal medya da bireylerin dünyayla başa çıkma ve birbirleriyle ilişki kurma şeklini değiştirdi. İçinde bulunduğumuz çağı nasıl yorumluyorsunuz?
Medyanın felaket ve korkunç olayları sürekli yayarak hayatı daha da zorlaştırabileceğine katılıyorum. Ayrıca zenginlerin yaşam tarzlarını özendiren yayınlar insanların kendilerini yetersiz hissetmelerine, hayatlarındaki kaygı ve stresin artmasına neden olabilir. Sosyal medyanın artıları ve eksileri olduğunu düşünüyorum. Bir yandan insanların iletişimde kalmasına yardımcı oluyor ve sosyal izolasyonu azaltabiliyor. Bununla birlikte, insanları dışarı çıkmaktan ve gerçek yaşam etkileşimleri kurmaktan da caydırabilir. Aynı zamanda kendileri hakkında belirli fikirleri olan insanları birbirine bağlayarak insanların sorunlarını büyütebilir ve onların sorunlarını algılama biçimlerini şekillendirebilir. ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Disorder – Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ve otizm teşhislerinin artışını bununla ilişkilendirebiliriz.
Milyonlarca insan depresyonla uğraşıyor ve yaşadıkları sorunlara çözüm arıyor. Depresyona iyi geldiği düşünülen bir şey de supplementlar. Bunların popülaritesi nereden geliyor?
Moleküler psikiyatri konulu bilimsel makalemizde son zamanlarda çürüttüğümüz ana efsane şu: “Depresyon, kimyasal bir dengesizlikten veya daha spesifik olarak bir serotonin eksikliğinden kaynaklanır.” Birçok insana beyinlerinde kimyasal bir anormallik olduğu ve düzeltmek için bir antidepresan ilaç almaları gerektiği söylendi. Biz depresyonu olan kişilerin beyinlerinde serotonin ile ilişkili bir anormallik olduğuna dair bir kanıt olmadığını bulduk ve bu nedenle bunun antidepresan kullanımı için yeterli bir gerekçe olmadığını söylüyoruz.
Takviyelerle ilgili literatüre bakmadım ancak depresyon tedavisine ilişkin resmi olarak tavsiye edilmiyorlar, bu da onların bilimsel olarak gerektiği gibi randomize kontrollü çalışmalarda test edilmedikleri anlamına gelir. Takviyelerin, diğer ilaçlarda olduğu gibi, nasıl tanıtıldıklarına dair bir düzenleme olması gerektiğini düşünüyorum. Tabii bu düzenlemeler depresyonun bir serotonin anormalliğinden kaynaklandığı efsanesinin yayılmasını engellemiyor.
Guardian’da yayımlanan haberde doktor Michael Bloomfield’in araştırmanızla ilgili şu sözlerine de yer verildi:“Çoğumuz Paracetamol’un baş ağrısına iyi geleceğini biliyoruz. Buna karşılık baş ağrılarının beynimizdeki paracetamol eksikliğinden kaynaklandığını düşünen kimse olduğunu sanmıyorum. Aynı mantığı depresyon ve depresyonu tedavi etmek için kullanılan ilaçlar için de uygulayabiliriz. Antidepresanların depresyon tedavisinde faydalı ve hayat kurtarıcı olduğunu gösteren tutarlı bilgilere sahibiz.” Antidepresanların depresyon tedavisinde hiç bir yarar sağlamadıklarını mı düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse, depresyonla mücadelelerini antidepresan kullanarak yürüten milyonlarca insanı nasıl açıklıyorsunuz? Hiç bir yarar sağlamayan bir şey nasıl depresyonla mücadelede baskın yöntem haline gelebilir?
Paracetamol ve diğer ağrı kesiciler çeşitli yollarla ağrıya yol açan biyolojik mekanizmaları hedef alırlar. Ağrı mekanizmalarını ve ağrı kesicilerin bunlarla nasıl etkileşimde olduklarını iyi biliyoruz. Antidepresanların depresyona yol açan mekanizmaları hedef aldıklarını bilmiyoruz çünkü bu mekanizmalar hakkında bilgimiz yok. Antidepresanların çok kısıtlı bir yarar sağladıklarını düşünüyorum. Haklarında bildiğimiz, araştırmalarda placebo haplarına kıyasla biraz daha iyi performans gösterdikleri. Bunların tamamına yakınını da ilaç firmaları tarafından yapılan kısa dönem araştırmalar.
Antidepresanlar ve placebo arasındaki farkı antidepresanların beyin kimyasındaki bir anormalliği düzelttiklerini varsaymadan da açıklamanın yolları var ve bu da antidepresan kullanımının doğru ve gerekli olup olmadığı sorusunu ortaya çıkartacaktır. Örneğin bu fark arttırılmış placebo etkisi kaynaklı da olabilir. (Arttırılmış olmasının sebebi placebonun aksine antidepresanların yan etki ve fark edilebilir başka etkilere sahip olmaları). Diğer bir olasılık ise antidepresanların sahip oldukları duygu bastırıcı özellikler. Olumlu olumsuz tüm duyguların yoğunluğunu azalttıkları görülüyor. Eğer antidepresanlar bu iki sebep yüzünden (arttırılmış placebo etkileri ve duygu bastırıcı özellikler) placebodan ayrılıyorlar ise kullanılmaları sorgulanabilir olmalıdır. En azından insanların kendi kararlarını vermeleri için bu olasılıklar hakkında bilgilendirilmeleri gerekiyor.
Beynindeki bir anormalliği düzeltmek için bir ilaç almakla kendini uyuşturmak için almak arasında büyük fark var. Antidepresanların, altta yatan bir beyin kimyası sorununu çözmedikleri gerçeği (ya da bunun hakkında herhangi bir kanıt olmaması) antidepresanların beynimize ne yaptıkları sorusunu da sormamıza yol açıyor. Beyni etkileyen diğer ilaçlarda olduğu gibi, özellikle uzun dönem alındıklarında beyin kimyamızı değiştirip zararlı sonuçlara yol açabilirler. Aslında açtıklarını, ilacı bırakanlarda (aralarında cinsel işlevlerde yaşanan sorunların da olduğu) ortaya çıkan etkilerden biliyoruz.
Evet, milyonlarca insanın bir yararı olmayan aksine zararlı ilaçları kullanıyor olmaları mümkün. Bu durum ilaç endüstrisi tarafından yaratılıp, insanların duygulara dair kültürel inançlarının yıllara yayılan bir propaganda ile değiştirilmesi eşliğinde, tıp dünyası tarafından sürdürüldü.
Makalenize gelen eleştiriler ve bunlara cevaplarınız neler?
Gelen ana eleştiri sizin de alıntı yaptığınız, antidepresanların işe yaradığı ve nasıl çalıştıklarının bir öneme sahip olmadığını savunan görüş. Bence nasıl çalıştıklarının anlaşılması (biraz önce açıkladığım gibi) önemli.
Bir başka eleştiri ise düşük serotoninin depresyona yol açmıyor olsa bile, depresyonun oluşum sürecinde daha karmaşık bir yapının parçası olma ihtimali. Kimse düşük serotonin depresyona yol açar iddiasında bulunmuyor, bu kadar basit değil ama bu sadece bir spekülasyon. Serotoninin depresyona yol açan karmaşık bir yapıda rolü olabilir ama insanlar spesifik olmadıkça bu test edilebilir bir fikir olmaktan uzak, dolayısıyla bilimsel ve anlamlı değil.
Peki sizce, depresyonla mücadele eden birine nasıl yardımcı olabiliriz?
Bana göre depresyon, geçmişte ve şimdi yaşanan zorluklara bir tepkidir. Örneğin, boşanma, yoksulluk, yalnızlık ve çocuk istismarı gibi şeylerin, insanların depresyona girme yüzdesini artırdığını biliyoruz. Bu nedenle, depresyonu olan birinin depresyona girmesine yol açan sorunlarını çözmesine yardımcı olmaya çalışmalıyız.
Bazen insanlar onları neyin depresyona soktuğundan emin değillerdir ve o durumda bazı terapiler onları neyin mutsuz ettiğini ve bu konuda ne yapabileceklerini belirlemekte yardımcı olabilirler. Ara sıra insanlar bakılmaları ve güvende tutulmalarını gerektirecek çok şiddetli depresyona girebilirler. Bazı ilaçlar, uykuyu iyileştirmeye veya anksiyete veya akut sıkıntı ile başa çıkmakta geçici olarak yardımcı olabilirler.