ABD’de virüsler ve bağışıklık sistemi üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Derya Unutmaz: “Türkler’in koronavirüse genetik olarak dayanıklılığı argümanı çok saçma, bu konuda bilimsel bir veri yok”
Avrupa artık koronavirüs salgının merkezi. Birçok ülkede olağanüstü hal ilan edildi, sokağa çıkma yasakları bekleniyor.
Yaklaşık 30 yıldır Avrupa (İsviçre, İngiltere, İtalya) ve ABD’de virüsler ve insan bağışıklık sistemi üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Derya Unutmaz ile konu üzerine görüştük.
Çağhan Kızıl sosyal medyada paylaştı, Nature’da yayımlanan yeni bir makalede koronavirüs ile temas etmiş ve boğazdan alınan örnekleri pozitif çıkan 10 çocuğun semptomları ortadan kalktıktan sonra (boğaz örnekleri negatif çıkmaya başladığında) hala dışkı örneklerinde virüs bulunmuş. Çocuklar erişkin bireylere göre hastalık semptomlarını çok daha hafif geçirmişler (ateş 39’un altındaymış). Fakat taburcu olduktan sonra bile dışkılarında virüs bulunmuş. Erişkinlerde de bu varmış. Bu, iyileşen hastaların da bir süre daha karantinada tutulması gerektiği anlamına mı geliyor?
Çocuklarda hala anlamadığımız sebeplerden dolayı koronavirüs (SARS-Cov-2) enfeksiyonu erişkinler göre daha hafif geçiyor. Ama bu çocuklar erişkinlere hala bulaştırabiliyor. Bu makaledeki en önemli bulgu, karantina sonrası burun/boğazdan alınan örnekler negatif olsa da dışkıda hala gözüküyor (10 çocuktan 8’inde). Bu da bir şekilde bu çocuklarda virüsün hala aktif olarak üretildiği anlamına geliyor. Fakat dışkıda bulunan virüsün sadece genetik materyali yani burada başka kişiye bulaşabilecek olup olmadığına henüz bakılmamış. Bu olasılık olmakla beraber henüz dışkıdan bu virüsün bulaşıp bulaşmadığı belli değil. Bunu bu süreçte veya bu yolla bulaşıcı olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Karantinanın uzatılması kararı için şu an erken, ama tabii çok nadir de olsa karantinadan çıkanların bir kısmında virüs “saklanabilir” ve bir süre sonra tekrar bulaşıcı hale gelebilir, bunu önceden kestirmek şimdilik mümkün değil.
Kongre ve Anayasa Mahkemesi doktoru olan Brian Monahan’ın ABD’de 70 ila 150 milyon kişiye virüs bulaşacağını söylemesi haber oldu. Bu konuda ne dersiniz?
Bu senaryo hiçbir şey yapılmazsa olabilir. Ben bu noktaya gelmeyeceğimizi düşünüyorum, çünkü Çin ve Güney Kore örneklerinde olduğu gibi, virüsü kontrol altına almak mümkün, tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da. Eğer doğru ve çok sıkı karantina kararları hızla alınırsa nüfusun yüzde 1’i altındayken kontrole alınması mümkün olabilir.
ABD’de atılan adımların, alınan önlemlerin zamanlama ve etkinlik açısından nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?
Amerika’dan ben oldukça endişeliyim, şu ana kadar Trump’ın politik kararlarından dolayı inanılmaz kötü bir süreç geçiyor ve en az iki-üç hafta (belki daha fazla) geç kalındı, önlemler için. Belki de tarihinin en kötü halk sağlığı ile ilgili süreci ve çok hazırlıksızlardı. Bu durumdan benim gibi birçok bilim insanı şubat ayından beri çok endişeliydik, durumun ne kadar vahim hale geleceğini tahmin etmemiz zor değildi ve devamlı uyardık, fakat sanırım maalesef ekonomik/siyasi sebeplerden dolayı dikkate alınılmadı, çok geç kalınıldı. Çok az test yapıldı ve insanlarda “bizde yok artık” durumu ve rahatlığı oldu, en tehlikelisi de bu – İtalya, İran ve Avrupa’nın birçok ülkesinde de durum çok farklı değildi maalesef.
Sizce Türkiye’de durum nasıl?
Türkiye’de virüsün bulaşmama olasılığı olmadığını haftalar öncesiden sosyal medyadan belirtmiştim. Tedbirlerin hızlı alınması tabii çok doğru kararlardı ama sadece bize zaman kazandırdı, çünkü bu virüs ocak ayından beri dünyada yayılıyor, hiçbir ülkenin bunu tamamen durdurması mümkün değil.
Son tedbirler (okulların, kalabalık etkinliklerin) kapatılması veya iptal edilmesi çok doğru kararlar. Ama sadece “Beş vaka var” dememek gerek, bir iki hafta geç kalınması İtalya, İran ve şimdi de ABD ve Avrupa’nın diğer ülkelerinin durumuna girmemize sebep verebilir.
Bence bu süreçte, vaka görülen bölgelerin hemen karantina altına alınmaları ve çok ciddi şekilde devamlı ve çok geniş çapta test yapılması (bunun için alt yapıyı ve kapasiteyi hızla artırmak) – özellikle tüm sağlık personeline, en çok risk onlarda çünkü – ve bu noktada tabii yurt dışından giriş yapan hemen herkese test yapılması çok çok önemli. Mümkün mertebe herkesin evde oturmaları kritik önemde.
İnsanlık tarihinin en zor günlerinden birini yaşıyoruz, panik yapmadan hepimizin bu büyük zorluğu bir savaş olarak görüp elbirliği ile, fedakarlıkla göğüs germemiz gerekecek, çünkü hiç kimsenin “bana ne” deme lüksü yok! Ancak bu şekilde atlatabiliriz. Önümüzdeki bir iki ay bu konuda çok kritik bir dönem.
Türkiye’de koronavirüs salgını konusunda çokça fikir ortaya atılıyor. Türkler’in dayanıklılığı, “Havalar ısınınca bitecek” argümanları gibi. Nasıl yorumluyorsunuz duyduklarınızı?
Türkler’in genetik olarak dayanıklılığı gibi argümanlar çok saçma, (önce beyaz ırk falan denmişti, dünyada yayılmayan ülke neredeyse kalmadı şimdi) bu konularda zerre kadar bir bilimsel veri yok. Virüsün reseptörü ACE2 herkeste var (olmak zorunda yoksa tansiyon diye bir şey olmaz!). Bu reseptörün 7 milyar insan içinde bazı mutant versiyonları olabilir ve bunlar gerçekten virüse bağlanmayabilir, ama bu çok nadir olacaktır ve şu ana kadar böyle bir veri yayınlanmadı.
Virüsler ve bağışıklıkla 30 yıldır çalışan biri olarak benim bu virüsün mekanizması, bağışıklık sisteminin cevabı hakkında birçok bilmediğim noktalar var. Ama medyada bu konuda hiçbir araştırma deneyimi olmayan kişiler çok emin olarak nasıl böyle açıklamalar yapabiliyor, hayret ediyorum!
Bu tip bilimsel argümanları medyada reyting uğruna söyleyenler, bence insanlık suçu işlemektedir. Bu çok ağır gelebilir ama şöyle düşünün, bu saçmalıklara inanan tek bir kişi bile enfekte olursa yüzlerce diğer insana yayabilir, bu kaç insanın hayatına mal olacaktır, şakası bile yapılamayacak kadar ciddi bir konu! Bu gibi kişileri medyaya çıkaranlar da, bilgileri teyit etmeden yayınlayanlar da, bence aynı derece de sorumludurlar ve bunun vebali çok büyük olacaktır.
Havaların ısınması ile biteceğine dair bir veri yok elimizde. Şu anda dünyada havaların sıcak olduğu birçok ülkede virüs yayılmaktadır. Hava sıcaklığı bir miktar yavaşlatabilir ama tamamen ortadan kalkacağını düşünmek bence fazla iyimser olur.
Salgın ihtimalini azaltması adına ilaç dışı müdahalelerden önerileriniz ne olur?
Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın yayınladıkları dışında fazla bir önerim yok. En önemlisi sosyal uzaklık, yani acil durumlar veya iş olmaması haricinde evden çıkmamak. Bir de panik yapmamak da çok önemli, belirtiler olunca hemen hastaneye hücum etmek de bu salgını yayabilir, bakanlığın paylaştığı telefonlar kullanılarak belirlenen doktor veya hastanelere gitmek en doğru yöntem olur.
Unutmayalım bu virüsü yeni tanıyoruz, her gün bilgilerimiz değişiyor, güncelleniyor, biz de aktif olarak laboratuvarımızda çalışmaya başladık, anlamaya çalışıyoruz mekanizmalarını ve tüm bulgularımızı geliştirdiğimiz teknolojileri hızla paylaşacağız. Düşmanı tanıdıkça, taktiklerini öğrendikçe onunla savaşmamız da o kadar kolay olacaktır.
Derya Unutmaz kimdir?
Marmara Tıp Fakültesi mezunu. Yaklaşık 30 yıldır Avrupa (İsviçre, İngiltere, İtalya) ve ABD’de insan bağışıklık sistemi üzerine araştırmalar yapıyor. ABD’de Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi, New York Üniversitesi Tıp Fakültesi ve son beş yıldır Jackson Laboratory Enstitüsü (Farmington, CT, USA) ve Connecticut Üniversitesi Tıp Fakültesinde profesör olarak insan immünolojisi, kanser immünoterapisi, yaşlanmada bağışıklık sistemi, kronik hastalıklar gibi konularda araştırma yapıyor. Uzun yıllar da HIV/AIDS üzerine çalıştı, bu virüsün ilk reseptörlerinin bulunmasında nasıl hücrelere girip bağışıklık sistemini çökerttiği, aşı geliştirilmesi konularında katkılarda bulundu.