“Mülkiye elden giderken ses çıkarmayacaksanız, ne zaman çıkaracaksınız?”
İnsan hakları, insancıl hukuk, uluslararası ceza hukuku, anayasa ve idare hukuku konusunda çalışmaları olan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, 686 sayılı KHK ile 330 akademisyenin ihraç edilmesinin ardından yaptığı değerlendirmede “Yaşanan hukuksuzluğu ifşa etmeliyiz” dedi.
Altıparmak, Ankara Üniversitesi’nde 72 akademisyenin ihraç edilmesi sonrası çoğu akademisyenin sessiz kalmasını “utanç” diye niteledi, üniversitede belki de iki bine yakın öğretim üyesi olduğunu ifade eden Altıparmak, “Çoğunuzun ilkesel olarak bu haksız ihraçlara karşı olduğunu biliyoruz. Mülkiye bu şekilde elden giderken ses çıkarmayacaksanız, ne zaman çıkaracaksınız? Yok mu söyleyecek lafınız?” diye sordu.
Ankara Üniversitesi, Cebeci Kampüsü’nde yaşananlar sonrası üniversitelerde polisin varlığının 2911 sayılı yasaya değil 2559 sayılı polis vazife ve selahiyat kanununa tabii olduğunun altını çizen Altıparmak, şu açıklamayı yaptı:
“Bu kanun 1934 tarihlidir ama konuyla ilgili 20. maddesi 1973 tarihlidir. Yani 12 Mart sonrasında düzenlenmiştir. Darbeciler bile üniversiteye müdahale için bir sınır öngörmenin zorunlu olduğunu düşünmüştür. Bu maddeye göre, “Zabıta aşağıda yazılı hallerde üniversite, bağımsız fakülte veya üniversiteye bağlı kurumların binalarına veya bunların eklerine girebilir.
A) Üniversite binaları veya ekleri içinde, kurumun imkanlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısında rektör, acele hallerde de dekan veya bağlı kuruluş yetkililerinin zabıtadan yardım talep etmeleri halinde” girebilir.
Şimdi bakın bu hüküm kümülatif koşulların oluşmasını gerektirir. Buna göre kurumun imkanlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkması ihtimali karşısında rektör polisi çağırabilecektir. Rektör bu çağrıyı yapmış mı onu bilmiyoruz, kendisi yurtdışındaymış. Ama onun çağırması da yetmez, diğer koşulun yani kurumun imkanlarıyla önlenmesi mümkün görülmeyen olayların çıkmış olması da gerekmektedir. Bugün fakültede olay falan çıkmamıştır. Kimse kimseyle çatışmamıştır. Polis keyfi olarak 80 yaşında emekli öğretim üyesi, dokunulmazlığı olan milletvekili, kadın, genç, sakat demeden orantısız güç kullanmıştır.
Müdahale sahnesini izleyin. 12 Milletvekili ve 30 kadar üniversite hocasının bir bildiri okuması hangi önlenmesi mümkün görülmeyen olaylara yol açmaktadır? Hangi gerekçeyle hocalar ve milletvekillerine plastik mermi ve gazla saldırılmıştır? Daha üniversite 2911 sayılı yasanın değil 2559 sayılı yasanın uygulanacağını bile bilmeyen polis amirleri nasıl bu kadar önemli görevlerde yetkilendirilir?
Bakın, faşist dönemlerde çıkan, cunta dönemlerinde çıkan yasalara göre bile polis üniversitede bulunamaz, bu şekilde milletin vekiline, üniversitenin hocasına saldıramaz. Bunun takipçisi olmak, sorumluların soruşturulmasını sağlamak zorundayız. Avukat arkadaşları gereğini takip için göreve çağırıyorum.”