Yrd. Doç. Köprülü: Feyzioğlu, güvenliğe kimlik göstermedim diye bana yazılı uyarı verdi
Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Timuçin Köprülü, doktorasını yaptığı dönemde Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile arasında geçenleri anlattı. Köprülü, “Anlatılan olaylar gerçektir, soruşturmalar ve dahası da vardır. 2007-2008 yılına dair anlatılan olayların belgeleri ve şahitleri de vardır” dedi.
Prof. Dr. Baskın Oran’ın Metin Feyzioğlu hakkında dün (18 Mayıs 2014) yayımlanan yazısı sonrası, yazıda ismi geçen Timuçin Köprülü T24’e konuştu.
Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku A.B.D Öğretim Üyesi olarak görev yapan Yrd. Doç. Dr. Köprülü, bu olayları 2008 sonunda zamanında mensubu olduğu Ankara Üniversitesi’nin e-posta grubunda (Ank-Club) uzun bir mektup olarak paylaşıp olanlara aleniyet kazandırdığını ve Baskın Oran’ın da Mülkiye’nin hocası olması dolayısıyla olaydan tüm Ankara Üniversiteli öğretim elemanları gibi haberdar olduğunu söyledi.
“Anlatılan olaylar gerçektir, soruşturmalar ve dahası da vardır. 2007-2008 yılına dair anlatılan olayların belgeleri ve şahitleri de vardır” diyen Köprülü, o dönem Ankara Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi veya asistan olarak çalışan arkadaşlarının da olanları gördüğünü iddia etti.
Yazıda bahsedilen kimlik göstermeme konusuna değinen Köprülü, “Özel güvenlik mevzuatına göre kampus girişlerinde özel güvenlik kimlik soramaz. O dönem kampus girişinde bir araştırma görevlisine polis saldırmıştı ben de müdahale ettiğim için mimlenmiştik ve taciz ediliyorduk. 8 yıldır kampusa giren biri olarak kimliğimi göstermedim ve yazıda bahsi geçen lafı etti bir polis. Ben de içeri gidip bunu bir dilekçeyle dekan Feyzioğlu’na aktardım. Dilekçede kimlik sorma yetkisi olmadığını belirtip ‘uyarılara aldırmadan’ girdiğimi yazmıştım. Feyzioğlu, bu ifadeyi de kullanarak bana yazılı uyarı vermişti. Yani bana yasal olarak kimlik sorma yetkisi olmayan bir kişiye kimlik göstermedim diye yazılı uyarı aldım. Bu Feyzioğlu’nun özgürlük anlayışı konusunda bir fikir verebilir” dedi.
Köprülü, yine yazıda geçen Lemkin olayının akademik anlamda değerlendirilmeye muhtaç olduğunu dile getirdi:
“Lemkin, soykırım / genocide kavramının mucididir ve bu konuda yazılan eserlerde kendisine atıf yapılmaması anormal bir şeydir. Ben atıf yaptım diye eleştirilmiştim.”
Köprülü, fakülteden ilişiğinin kesilmesi olayını da şu sözlerle özetledi:
“Yazıda anlatılan tezi geç verdin, okumadım deyip, eleştiriler getirip fakülteyle ilişiğim kesildikten sonrasında tez danışmanlığından çekilmesi de moda tabirle manidardır. Yargı kararıyla fakülteye döndükten sonra tekrar atanmamamda da ‘kamu kaynaklarının tasarruflu kullanılması’ ve ‘ihtiyaç yokluğu’ gibi gerekçeler ileri sürüldü Feyzioğlu dahil üç öğretim üyesi tarafından. Bir tek Türkan Sancar Hoca bu karara muhalif kalmıştı. Bu gerekçenin gerçek olmadığı bir süre sonra belli oldu ve asistan kadrosu ilan edildi. Bir ilginç nokta da şu: Tezime 6 aylık uzatma verilmişti, sürem dolduğu için de ilişiğim kesilmişti ama fakültedeki odamdan çıkmam yönünde bir talep gelmedi ben de kalmaya devam ettim. Ve adım gibi emindim o 6 aylık sürenin dolduğu gün bana tebligat yapılacaktı. Yapıldı da.”
Son olarak, Uludağ Hukuk Fakültesi mezuniyetinde ‘Diren’ tişörtü giyip konuşma yaptığı için hakkında soruşturma açılması üzerine Ankara Üniversitesi’nde bir imza kampanyası başladığını hatırlatan Köprülü, “Bu imza kampanyasına Ankara Hukuk Fakültesi ceza kürsüsünden sadece Türkan Sancar, imzasını verdi. Feyzioğlu’nun da dahil olduğu 4 öğretim üyesinden ses çıkmadı. Beklemiyordum da zaten. Özetle ben bunları yaşadım; Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’ne de aktardım ancak hiçbir şey yapılmadı. O dönem mağduriyet yaşayan başka kimseler de oldu ancak kimsenin yerine konuşamam” dedi.
Yrd. Doç. Köprülü’nün bu açıklamaları üzerine kendisine e-posta yolu ile ulaşmaya çalıştığımız Metin Feyzioğlu’ndan bir yanıt alamadık.
(T24)