‘Türkiye, internet özgürlüğünde Çin, İran, Suriye ve Kuzey Kore ligine düştü’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Macaristan seyahatinden döner dönmez, internet yasasını onayladı.
Gül, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, söz konusu yasada eleştirilere neden olan TİB Başkanı’nın mahkeme kararı olmadan içerik çıkarabilmesi ve kişilerin internet trafik bilgilerinin saklanmasına ilişkin maddelerin kendisi için de kaygı verici olduğunu fakat yeni bir düzenleme ile bu maddelerin düzeltilecek olması nedeniyle yasayı onayladığını belirtti.
Abdullah Gül’ün ifade özgürlüğüne gölge düşüreceği belirtilen internet yasasını onaylaması tepkilere neden oldu.
Avukat M. Gökhan Ahi, Avukat Başak Purut, Aktivist Ebru S. Baranseli, Sanatçı Burak Arıkan, Alternatif Bilişim Derneği’nden Ali Rıza Keleş, Türk İnternet Derneği Başkanı Füsun S. Nebil, konu ile ilgili T24’e konuştu:
Avukat M. Gökhan Ahi, daha önce Cumhurbaşkanı’nın kısa da olsa bir demecinde bir iki sıkıntılı konunun varlığından bahsettiğini, o sıkıntılı konulardan birisinin internet kullanıcılarının trafiğinin izleneceği, diğerinin ise erişim engellemelerin keyfileşeceği yönünde olduğunu söylediğini hatırlattı ve Cumhurbaşkanı’nca net olarak bilinmesine rağmen kendisinin yasayı onaylamasının kafa karışıklığı yarattığını ifade etti: “Cumhurbaşkanı, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, hükümetin sıkıntılı konularda düzenleme yapacaklarına dair inancını da paylaştı.
Halbuki, yetkisi dahilinde sıkıntıları işaret, yasayı veto edebilir ve yeniden görüşülmesini sağlayabilirdi. Meclis’te yasanın yeniden görüşülmesi, sadece veto edilen kısım üzerinde yürütülüyor olduğundan torba yasanın diğer maddelerini de etkilemeyecekti. Cumhurbaşkanı, “onaylıyorum ama şu iki konuyu da düzeltin” deme lüksüne ve yetkisine sahip değildir. Şu anda Cumhurbaşkanı’nın yapmış olduğu şey, hükümetçe yazılan bir tiyatro oyunundaki rolünü oynamaktan başka bir şey değil. Merak ettiğim konu, böyle bir oyun neden yazıldı, ne gerek vardı? Umarım kendisinin de bu yasaya ihtiyaç duyacak şekilde bir karın ağrısı yoktur.”
‘Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı zedelendi’
Avukat Başak Purut, Cumhurbaşkanı’nın ilk defa bir yasaya bu kadar net tepki koyduğunu söyledi ve ekledi: “Aslında daha çok önceki tepkisizliklerinden bu kadar belirgindi ancak yine ilk defa bir yasayı iktidar partisi kadar sahiplenip, vatandaşlarını iknaya çalıştı. Kendisinin yumuşattığı gibi yasanın sadece bir iki sıkıntılı noktası bulunmamakta, yasa her maddesiyle yasakçı zihniyetin tezahüründen ibaret.
Hukukun ve idarenin internete bakışı tümden değişiyor, bu süreçte elden edilen 6 yıllık tecrübe ve uygulamalar da bir kenara atılıyor, tamamen içeriğin neye malolursa olsun engellenmesine odaklanmış bir yapı oluşturuluyor. Bütün bunlara ilişkin tüm kamuoyu tepkisinin tamamen gözardı edilmesi, yasaya destek çıkmak için örneklerin yıllanmış Deniz Baykal görüntüleri üzerinden verilmesi gibi tercihler Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını zedelemiştir.”
‘Türkiye’de ifade ve iletişim özgürlüğüne büyük darbe’
Ebru S. Baranseli (Sansüre Sansür, aktivist), “Yeni yasanın neler getirdiği uzmanlarca, hukukçularca, sivil toplum kuruluşlarınca defalarca yazıldı ve konuşuldu.
Reporters without Borders gibi uluslararası kuruluşlardan da tepki alan bu yasaya bizim ana akım medya bile tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı’nın bütün bu eleştrilere rağmen dün gece hızla onayladığı bu yasayla birlikte halihazırdaki 5651 yasasıyla 40.000+ site engelliyken sansür daha da derinleşecek.” dedi ve sorunun yalnızca sansür olmadığının altını çizdi: “Kişisel mahremiyet de kalmayacak. Her kullanıcının internetteki her hareketi takip edilecek, bu da internet hızının yavaşlamasına neden olacak.
Yer sağlayıcıların imkansız yükümlülüklerine girmiyorum bile. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Colville’in uyardığı gibi yasa, insan hakları ihlallerine neden olacak. Yasanın bu haliyle onaylanması anlaşılır gibi değil.
Türkiye bu onayla birlikte Çin, İran, Suriye ve Kuzey Kore ligine düşmüş oldu. Uluslararası itibarının zedelenmesi yanısıra yatırımcı, girişimci ve elbette kullanıcılar için hayli endişe verici bir durum. Cumhurbaşkanı’nın onayıyla birlikte Türkiye’de ifade ve iletişim özgürlüğü büyük bir darbe daha aldı.”
‘Hükümet için internet AVM’den farksız’
Burak Arıkan (Sanatçı ve araştırmacı) ise hükümetin kent politikalarının sanal aleme de uzandığını söyledi: “İnternet bir alışveriş merkezi olarak kurgulanıyor. Nasıl ki hükümet kent politikalarıyla çok açık bir şekilde kamusal ortak mekan hakkımızı ihlal etmekte, yeni internet yasası ile de açık açık özgür alanlarımızı gözetim altına almaya ve gerek gördüğünde kolayca sansürlemeye çabalamakta. Üstelik tarihte hiç olmadığı kadar yakın takibe alarak, dolayısıyla her birimizin mahremiyetini delerek bunu yapmaya kalkıyor. AKP internetin özgürce kendimizi ifade edebildiğimiz bir alan olması yerine bu mecraları bir tüketim alanı olarak görmeye saplanmış durumda. Hükümet için, kutsanmış kanalların sunduğu filtrelenmiş içeriği tüketen ve televizyon izleyicisinin bir modeli olan kullanıcı, ideal internet kullanıcısı olmaya devam edecektir.”
Öte yandan, sertleşen yasaların karşısında, güçlü bir dijital aktivizm ve dijital direniş kültürü geliştiğini düşünen Arıkan sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlar her geçen gün açık platformları kullanmaya, iletişimlerini şifrelemeye ve VPN uygulamalarını kullanarak hem engelli sitelere erişim sağlamaya, hem anonim kalmaya, hem de sızan bilgileri her seferinde farklı yöntemlerle kitlelere yaymaya devam ediyorlar. Internet ve sokaklar arasında güçlü bir geribildirim döngüsü hali hazırda mevcut ve bu melezlik yeni yasaya rağmen yaşamını sürdürmeye devam edecek. Kamusal alanlar olan kent ve internet, kentsel dönüşüm politikalarıyla ve aynı şekilde dijital yasaklarla kontrol altına alınmaya çalışıldıkça, hem dijital hem kentsel direnişi arttıracaktır. Bu da internet ve yazılım üzerine gelişmiş bir politik bilinci mücadele ortamının merkezine getirecektir.”
‘Alternatif yollar bulacağız’
Alternatif Bilişim Derneği’nden Ali Rıza Keleş ise, URL temelli engelleme yapılıyorken, trafik bilgilerinin sadece IP adresinden oluşacağını söylemenin hiçbir şey ifade etmediğinin altını çizdi: “URL temelli engelleme yapacak sistemler -DPI (Deep Packet Inspection)- omurga üzerinde çalıştığı müddetçe ne kişisel gizlilikten ne de ağ tarafsızlığından (net neutrality) söz edebiliriz. Artık teknik açıdan hükümet ve ticari kuruluşlar internetimiz üzerinde daha çok söz sahibi. Bu durum yurttaşlar aleyhinedir. Hem olası olağanüstü durumlarda genel ağı engellemek, iletişim ve örgütlenme ağlarını manüple etmek; hem de tek tek yurttaşları “büyük veri”nin birer minik parçası haline getirmek için oldukça gelişkin araçlara sahip olmuş oluyorlar.
Fakat öte taraftan umutsuz olmaya da gerek yok. Siyasal konjonktüre bağlı yaşadıkları akıl tutulması, hükümeti, sayısı belirsiz miktardaki içeriği filtrelemeye çalışarak matematiğe, mühendisliğe savaş açtırdı. Kaybedecekleri çok açık. Baskı varsa yaratıcı çözümler de olacak. Şifreleyeceğiz, tüneller kazacağız, alternatif yollar bulacağız. Yeter ki hegemonyanın korku salan söylemlerine yenilmeyelim, otosansüre düşmeyelim.”
‘Cumhurbaşkanı Gül bu yasayı neden çok acil onayladı?’
Son söz, Türk İnternet Derneği Başkanı Füsun S. Nebil’in. Nebil, “Çok hayal kırıcı bir gelişme. Gerçi Gül’ün farklı yaklaşım gösteremeyeceği konuşuluyordu ama yine de, yurtdışından ve içinden gelen tepkilere kulak verebileceği ümidimiz vardı. Benim şaşırdığım, başta teklifi hazırlayanlar, sonra savunanlar, sonrasında da bakanlık ve düzenleyici kurum yetkileri ve en sonunda da Gül’ün, olaya cingözlük açısından bakmış ve kullanıcıları aptal yerine koymuş olmaları. İnternet kullanıcısını kandırdıklarını, sürekli olarak oyun oynadıklarını düşünüyorum.” dedi ve son olay ile örnekledi: “Kullanıcılara hitaben “İki maddenin değişmesini istediniz” diyor. Hangi kullanıcılar sadece iki maddeyi istemiş? Çok sayıda maddenin değişmesini istedik. Ama kanundaki özel hayatın kayıt altına alınmasını etkilemeyecek olan iki yeni madde getirerek, makyaj yaptılar. İnternet erişim sağlayıcı hala yerinde duruyor ve takip yapacak ama şimdi mahkeme kararıyla trafik alınacak diyorlar. Neden alınsın? Zaten erişim sağlayıcının elinde hazır bekliyor. Yorulmasınlar boşuna. Merak ettiğimiz sadece bu kişiler akıllı, biz kullanıcılar ve AB’deki, ABD’deki insanlar aptal mıdır? İki maddeye makyaj yapınca herkes, “ee şimdi oldu mu diyecek?” Bunları görmemizin zor olduğu mu düşünülüyor?”
Nebil, dikkat çekmek istediği soruları ise şöyle sıraladı: “Cumhurbaşkanı Gül bu yasayı neden çok acil onayladı? Mesela neden iki madde dediği maddelerin geçmesini bile bekleyemedi? Ya da neden, ben bu kanunu geri gönderiyorum, o iki maddeyi de içine koyun ondan sonra gönderin demedi? Ya da neden gece yarısı ve Macaristan’dan gelmişken alelacele imzaladı? Ya da yurtdışından Birleşmiş Milletler, AB gibi kurumlardan ve yurtiçinden gelen tepkilere aldırmadı. Yasayı gönderenlerin sorununu biliyoruz ama Cumhurbaşkanı’nın bir sorunu mu var bilmiyoruz. Burada bilmediğimiz ne var acaba?”
(T24)