Cinayetin 20. yılında Uğur Mumcu davası
24 – 31 Ocak günleri arasında 50’yi aşkın kuruluşun organizasyonuyla düzenlenen 20. Adalet ve Demokrasi Haftası’nın başlığı “Uğur Mumcu Ölümsüzdür.”
Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, otomobiline konan bir bomba sonucunda 24 Ocak 1993 tarihinde öldürüldü.Uğur Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla hâlâ aydınlatılmadı. Cinayetten sonra yaşananlar Güldal Mumcu’nun “İçimden Geçen Zaman” kitabında anlatılıyor.
‘Bombalanan araba faili meçhuller için anıt’
Umut Operasyonu’na ilişkin açılan ve Yargıtay’ın bozma kararından sonra tekrar görülen davanın sonunda, Uğur Mumcu’ya ait 06 YR 245 plakalı aracın enkazının mirasçılarına iadesine karar verildi. Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, kararın açıklanmasının ardından tepkisini şöyle dile getirdi:
“1993 yılında, arabanın sadece fotoğraflarını gördüm. Görüntülerini… Çekiciyle götürülüşünü… Yıllarca her haber görüntüsünde o yerle bir olmuş hali bir kere daha izledim. Şimdi, ailemizin içinde seyahat ettiği, nice anımızın biriktiği ve ters yüz olmuş bir arabayı almamız bekleniyor. 20 yıldır, babamın anmalarında büyüdüm… Gelen topluluk her yıl azalacağına adım adım daha da arttı.
Her yıl, ocak ayı bir mıh gibi hayatımızın orta yerine oturdu. Kasıma kadar hayat normal, kasımdan ocak ayına kadar garip bir koşturma, ocaktan marta kadar dalgalı. Ülkede her geçen gün yeni bir haksızlık dalgası yaşanıyor, yeni bir şizofreni dünyasına giriyoruz… Bir kısım insan, babamın Anıtkabir’de yattığına inanıyor. Bir kısım insan, bireysel ve siyasal kinlerini babam üzerinden, her gün, sosyal medyadan üzerimize kusabiliyor.
Garip… Ve toplumun çoğu hâlâ bu cinayete ve ülkede olan haksızlıklara ağlamaya devam ediyor. Tüm bu seslerin ardından, hiçbir şey yokmuşcasına yaşamak gerekiyor. Bu nasıl bir hayat?
Resmi dışında görmediğim o çelik yığınına dönüşen, babamın öldürüldüğü o arabamızın enkazını nereye koyacağımızı organize edeceğiz… İçinde bir dönem hayatımızı geçirdiğimiz o “enkaz”, ülkedeki faili meçhuller için de bir anıt niteliğinde, ülkenin en görünür yerine dikilmeli. Mirasçısı olduğumuz enkaz değil. Bir güzel insanın bu dünyaya vermeye çalıştıkları.”
Umut Davası’ndaki son durum
Peki, Uğur Mumcu davasının zaman aşımına uğrayacağına dair paylaşılan bilgiler doğru mu? Özge Mumcu’dan Umut Davası’ndaki son duruma dair ve zaman aşımı tartışması konusunda bilgi aldım. Özetle, yanlış bir bilgilendirme durumu mevcut. Zaman aşımı dava açılmayan sanıklar için var, ama Umut Davası içinde dava açılmayan sanık yok. Yani, Umut Davası’nda zaman aşımı yok.
Umut davasında yargılananlar iki grup olarak bulunuyorlardı. Birinci grup Tevhid-Selam Kudüs Ordusu örgütü; ikinci grup Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı’yı bizzat öldürme fiilinde yer alanlardı. Bunlardan Rüştü Aytufan ve Necdet Yüksel, 2002’de alınan ilk kararda Ferhan Özmen’le birlikte idama mahkûm edildiler. Ferhan Özmen yönünden karar bozuldu. Diğer ikisinin kararı Yargıtay tarafından onandı. 2005’teki yargılamada ise Ferhan Özmen’e verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da Yargıtay tarafından onandı. Öldürme fiilinin faillerinin cezalarının kesinleşmesi ile dosyada Mumcu ailesinin müdahillik sıfatı sona erdi.
Son kararla yerel mahkeme cezası kesinleşmeyen Tevhid Selam Kudüs
Ordusu örgütü sanıklarından Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap, “silahlı suç örgütü kurma ve yönetme” eylemlerinden 15’er yıl hapis cezasına mahkûm etti. Sanıkların yargılama aşamasındaki iyi halleri nedeniyle takdiri indirim uygulayan mahkeme, cezalarını 12 yıl 6’şar ay olarak belirledi. Sanıklar Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Recep Aydın da “silahlı suç örgütü üyesi olmak” suçundan 7 yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, bu sanıkların yargılama aşamasındaki iyi hallerini dikkate alarak, cezalarını 6 yıl 3’er ay olarak belirledi.
Yargılama aşamasında Mumcu’nun aracına bombayı koyduğu belirtilen Oğuz Demir için 2005 tarihinde “… bugüne kadar aranmasına rağmen yakalanıp savunması alınamadığından dosyanın sürüncemede kalmaması için bu sanık hakkındaki kamu davasının tefriki ile yeni bir esasa kaydedilmesine… sanık hakkında çıkartılan gıyabi tutuklama müzekkeresinin yakalama emrine dönüştürülmesine” karar verildi. Demir’in yargılanması halen gıyabi olarak devam ediyor.
Ayrıca örgütün yurtdışı bağlantısı olduğu kabul edilen Ahmet Cansız, Selahattin Eş, Ali Akbulut ve Aydın Koral hakkında Yasadışı Tevhid – Selam Kudüs Ordusu örgütü üyesi olmak, örgüte ait kalaşnikof tüfeği bulundurmak suçlarından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, özel görevli savcılık tarafından dava açıldı.
İlk üç sanığın ikametgâhı Tahran / İran olarak gösteriliyor.
Firari sanık Oğuz Demir ve diğer sanık Selahattin Eş hakkında kırmızı bülten
çıkarıldı.
Mumcu Ailesinin talebi üzerine iki dosya Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2005 – 297 E. sayılı dosyada birleştirildi.
Zaman aşımı
Bu sanıklar yönünden zaman aşımı süresi, haklarında dava açıldığı için 24 Ocak 1993 tarihinden itibaren 30 yıla çıktı. Yasaya göre böyle durumlarda, yani yeniden dava açılması, dava tefriki durumlarında, zaman aşımı süresi, normal sürenin yarısı olarak arttırılıyor.
24 Ocak 2011’de, öldürme olayının asli failleri kabul edilip cezalandırılan Ferhan
Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan’ın cezalarının Yargıtayca onanıp
kesinleşmesinden sonra, Mumcu Ailesi tarafından diğer failler yönünden soruşturmanın savsaklandığı gerekçesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
Dolayısıyla, bu sanıklar yönünden zaman aşımı söz konusu değil. Yine haklarında ayrı dava açılan Selahattin Eş ve dört arkadaşı ile dosyası ana davadan ayrılmış olan firari sanık Oğuz Demir hakkında zaman aşımı süreci 30 yıla çıktı. Ancak, zaman aşımı, bugüne kadar ismi belirlenemeyen olayın aslı ya da fer’i failleri hakkında 24 Ocak 2013’te dolacak.
(T24)