Türkiye akademisindeki tıkanıklığın sorumlusu kim?
Bilgisayar bilimleri alanında doktora sahibi, mikrobiyal ekoloji alanındaki çalışmalarını doktora sonrası araştırmacı olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdüren A. Murat Eren’in subjektif.org’da ‘Türkiye Akademisinin Arka Sokaklarından Tez Manzaraları’ başlığı ile yayımladığı yazı ses getirecek.
Yazıda, etik ve bilimsel açıdan kusurlu tezlerden örnekler sunuluyor. Birçoğu aynı danışmanın farklı öğrencilerinin tezlerindeki benzerlikleri göz önüne seren bu örnekler, bu öğrencilerin öğrencilerinin de benzer eğilimlerden muzdarip olabileceğini örnekliyor. Türkiye’de akademik ahlaksızlıklara net tepkiler verilmediğinin altı çiziliyor. Yayınlanan tezlere erişimdeki zorluklardan bahsediliyor. Akademik problemlere verilen tepkilerin yetersizliğine ve buna sebep olan yasama ve yürütme problemlerine değiniliyor.
Araştırmacı Emrah Göker‘in bu yazı için kaleme aldığı bir özet de mevcut. Türkiye’de yayınlanan tezlere erişmenin önünde çeşitli engeller olduğundan bahseden Göker, bu engellerin kime hizmet ettiği, tez arşivlerini yönetmekle sorumlu olan YÖK’ün ve kütüphanelerde bir kopyası bulundurulması gereken tezlere erişimde problem çıkaran üniversitelerin yanıtlaması gereken bir soru olduğunu belirtiyor: “Tez yazarları izin formunda erişime kısıtlarlarsa, tezleri okumak mümkün olmuyor. İkinci alternatif, tezlere, savunulduğu üniversitelerde, kütüphaneler aracılığıyla ulaşmak. Burada da üniversiteden üniversiteye değişen uygulamalar var. Bazı yerlerde, yazar izin vermemişse kütüphane erişimi de mümkün olmuyor; bazı yerlerde ise keyfi biçimde tezler kütüphanenin katalog yönetiminden koparılıp, fakülte veya enstitü bünyesinde, erişime kapatılan odalarda depolanıyor. Yüksek lisans/doktora tezlerinin ancak yazarın izniyle kamusal erişime ve çoğaltmaya açılmasında, kağıt üzerinde, yanlış bir şey yok. Bunun, hangi bilimsel ve hukuki gerekçelerle yapıldığını kayda geçirmekle ilgili bir sorun var.”
‘Kötü akademi kendi kendisini finanse ediyor’
A. Murat Eren: “İyi akademi nesilden nesile aktarılan bir gelenek. Türkiye’deki derin akademik problemleri besleyen en önemli neden, iyi akademi geleneğinin Türkiye’de kendisine yer edinememiş olması. Her an kendinden bir sonraki nesli yetiştiren akademinin artık bir gelenek halini almış çıkmazdan kurtulması uzun soluklu ve ciddi bir seferberlik gerektirirken, intihal yapan kişilerin üniversite kurullarında aklandığı, yüksek lisans ve doktora öğrencileri yetiştirmeye devam ettikleri Türkiye’de hem yasal düzenlemeler hem de bu düzenlemeleri hayata geçirme noktasında vazife almış kişiler gerçek problemi kabul etmekten çok uzak.”
(T24)