ATASC-SD: “İşimizi ciddiye alıyoruz”

ATASC-SD yeni yönetimi, emin adımlarla yol alıyor… 

atasc_sd_isiloz

ATASC-SD’da yönetim değişimi yaşandığından beri derneğin yeni başkanı Aytaç Biber ile çalışmalarına ve de ATASC-SD’nun hedeflerine dair görüşmek istiyordum. Biber, bu çalışmanın bir ekip işi olduğunu, komitedeki arkadaşlarının da bu söyleşide bulunmasının güzel olacağını iletti. Müjde Gürsel, başka bir programı olduğu için ne yazık ki söyleşiye katılamasa da komite üyeleri Sarp Şekeroğlu ve Müge Özay Taşıran sağolsun zaman ayırdılar, Turkish Journal’ın merak ettiği soruları bir bir cevapladılar…

Biber, aslen elektrik mühendisi, Qualcomm’da yönetici olarak çalışıyor. Şekeroğlu, çevre mühendisi, ve bir inşaat firmasında su ve atıksu arıtımı üzerine çalışıyor. Taşıran, Montessori eğitimi veren bir okulda anaokulu öğretmeni. Üçü de işlerinde başarılı, Amerikalı Türk toplumuna örnek olacak niteliğe sahip kişiler.

Birleşmiş Milletler’de gönüllülüğün tipolojisi yapılmıştı bir zaman. Birbirine veya kendi kendine yardım, insanlara hizmet veya faaliyete katılmak için, ya da kampanya önderi olarak dört aktivite türü belirlenmişti. Bu söyleşi sayesinde anladım ki ATASC-SD yeni yönetimi, topluma hizmeti öncelikli olarak dikkate alacak.

Türkiye’den kalma düşünce farklılıkları ve bunun getirdiği farklı bakış açışı, cok dağınık biçimde yaşama, asimilasyonun getirdiği yabancılaşma, ortak gayeler çevresinde birleşip lobi türü yapılanmalara gidilememesi gibi konular hepimizin tartışma gündemindeki ara başlıklardır. Örgütsel enerji bulununca da insan doğası gereği bazen bu enerji, iç çekişmelerde tüketiliyor. ATASC-SD, etkili olmak için bu enerjiyi dışarıya yöneltmek gerekliliğini anlamış ve oluşumlarına eleştirel gözle de bakıp gelişileceği düşüncesinde yolalıyor.

Biber, ATASC-SD’nun veri tabanında 600’un üzerinde kayıtlı insan olduğunu söylüyor: “Zamanında bu kişilere ulaşmışız ama ne yazık ki üyeliklerini yenileyen kişi sayısı her sene 80 ile 150 arasında seyir ediyor. Sesimizi, mesajımızı ulaştırabildiğimiz Türk Amerikan bireylerin bu organizasyonun bir parçaşı olduğunu hissetmelerini sağlamak ve üyeliklerini yenileyerek bu organizasyona sahip çıktıklarını görmek bir hedefimiz. Şu an için yönetim kurulunda dört kişi ile çalışıyoruz. Zaman kısıtlı, aktivitelerin hangisini yapınca en fazla insana ulaşırız bunun derdindeyiz. İnsanların beklentileri doğrultusunda ayda en az bir aktivite yapmaya çalışıyoruz” diyor…

“Bizde de gönüllü inisiyatifin gelişeceğini umuyoruz…”

Şekeroğlu, “Türk insanının dernek mentalitesi, gönüllü aktivite anlayışı çok gelişmemiş” diyor ve ekliyor: “Burada gidiyorsun kütüphaneye, seksen yaşında bir kadın gönüllü iş yapabiliyor. Ben ne yapabilirim demeyin, gönüllü olun, birlikte başaralım. Gönüllü dediğin bir an var sonra yok, sürdürülebilirliği sağlamak büyük sorun.”

Dernek yeterince sahipleniliyor mu? diye sorduğumda… Şekeroğlu, net cevap veriyor: “Dernek sahiplenilmiyor. Aktivitelere katılan kişilerin yüzde onunu bile derneğimizi sahiplenmeye yöneltebilirsek, bir sonraki yönetim kurulu üyelerinin temelini attık demektir. San Diego’ya ilk geldiğim yıllarda “Haydi, Orange County’de Cumhuriyet balosuna gidelim” denildi. Baktık, bilet yüz dolar. Bütçem öğrenci bütçesi, okuldan aldığım maaşın yarısını kiraya veriyorum, nasıl vereyim yüz doları? Bizim hedeflerimiz arasında herkese ulaşmak var, bu tür sorunları yaşayabilecek öğrenciler dahil. Zamanında ODTÜ’de Amerikan futbol takımında oynamıştım. İstanbul’daki bir maça gitmek için okul bize ring otobüsü verdi. İkili koltuklar delik, içine kar giriyor, düşünün. Ama bu otobüse bile para vermek gerekiyor ve onu da veremeyen arkadaş var. Takım üyelerinden biri, “Bu işler böyle yapılmaz” dedi hiç unutmuyorum: “Bu işin bir aidatı olması lazım ki bu gibi durumlarda gücü yetmeyen arkadaşları da sahiplenebilelim.” Amacımız ATASC-SD organizasyonuna mali yük getirmeden ama elimizi de taşın altına koyarak aktiviteler yapmak. Özel bilet uygulamaları gibi yeni girişimlerimiz olabilir.”

Web sayfasının yenilenmemesinin sebebini merak ediyorum ve etkinlikte çekilen fotoğrafları birçok kişinin merak ettiğine değinince, Biber: “ Web sayfasını yenilemek ilk işimiz olacak. Yönetim kurulunun değişimi bazı işlerin yavaş işlemesine neden oldu. İki kişi komiteden ayrılınca işler dört kişinin üzerine kaldı. Önümüzdeki bir iki gün içerisinde zaman ayıracağız” diyor.

Aktivitelere aktif olarak katılan ama bir o kadar da varlığınızdan bihaber çok kişi var. Bunun sebebi ne sizce? 
Taşıran: “Çok yol alındı, ama yapılacak çok şey var. ABD’deki Türklerin çoğu içine kapanık, ev ve işyeri ile sınırlı, edilgen yaşamlar sürüyorlar çünkü.”

Biber, “Sebep aramaktansa sesimizi duyurmanın yollarını bulma derdindeyiz. Toplumumuzun ilgisine hitap eden etkinlikler ile sesimizi duyurmak istiyoruz. Burada içinde olduğumuz Türk grubu gerek eğitim düzeyi gerekse iş deneyimi ile çok değerli bir kesim ve böyle bir nitelikten toplum olarak faydalanmamız gerekli. Mesela belirli konuda uzman kişiler ATASC aracılığıyla aktive edilerek diğer toplum bireylerine kendi uzmanlık alanlarında küçük seminerler verebilirler. Bunun paralelinde çalışmalar yapmayı düşünüyoruz” diyor.

Sıra örgütlenmeye gelince hemen Türkiye’deki fay hatlarına uygun biçimde bölünme var bence; ATA ve ATA’ya üye olan dernekler bu bölünmeyi birşekilde engellemeyi başarıyor diye düşünüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Taşıran: “Buraya ilk geldiğimde ATA’nın Atatürk’ten geldiğini düşünüyordum. Atatürkçüleri toplayan, bir dernek sanmıştım. Sonra anladım ki Atatürkçü düşünce derneği değiliz ama Atatürk’ün bize emanet ettiği cumhuriyeti sahiplenen, eşitlik, özgürlük, cumhuriyetçilik, adalet, dayanışma önceliklerini vurgulayan bir yapıyız.”

Şekeroğlu, amaçlarının topluma faydalı işler yapabilmek olduğunu söylüyor ve birçok dernekten farklarının herkesi kucaklayabilecek yapıları olduğunu belirtiyor: “Dini veya siyasi bir örgütlenme değiliz. San Diego’daki Türk toplumunu kucaklayan aktivitilerle yol almak amacımız.”

Kurumsallaşma konusunda herşey yolunda mı? 

Biber, “Profesyonel iş hayatınızda olduğu gibi gönüllü organizasyon yapısı içerisinde de zihnin motivasyonu ve gerekli eğitim gerekiyor. Bizim gönüllü bir dernekte çalışma konusunda bilgilenmemiz lazım. Mesela kurumsallaşabilmek çok önemli. Organizasyonun ajandası ve başarısı grubun başkanı yada diğer yöneticilerine çok bağlı olmamalı. Bu bir bayrak yarışı gibidir. Bir yönetim kurulundan diğerine geçiş olduğunda soluk kesilmeden aktivitelerin devam etmesi, yani süreklilik önemlidir. Yönetim sürecinde gözlemlediğimiz bir takım eksikliklerin doldurulması ve daha efektiv çalışılması yönünde bir sonraki genel seçim esnasında değişiklik önergelerimiz olacak.”

Şekeroğlu: “Amaç, tartışmalar ile vakit kaybetmeden, minimum drama ile maksimum efekti sağlamak. Bu yeni yönetimin drama yapması bir lüks. Hepimiz profesyonel işlere sahibiz ve bunun üzerine bir de derneğimizle birçok aktivite yapmak istiyoruz. Akşam eve geldiğimizde derneğe ayıracağımız zamanı en iyi şekilde kullanmalıyız. Bugüne kadar bu dernek için çok çalışmış eski kurul üyelerine teşekkür ediyor aynı onlar kadar yoğun çalışmaya çalışıyoruz.”

Hazır fırsat bulmuşken, San Diego’daki Türk toplumunu temsil eden gönüllü çalışan bu çatı organizasyondan daha verimli sonuçlar alabilmek için ne gibi çalışmalar yapılabileceğini konuşuyoruz… 

“Şunu herkesin net olarak bilmesini isteriz ki ATASC-SD bir “VIP”klübü değildir. Türk kültürüne değer verip sahiplenen tüm Türk Amerikan bireylere kapısı açık bir organizasyondur. San Diego’u artık evi olarak kabul etmiş yıllardır burada yaşayan bireylerimizden tutun da, sadece yaz tatilinde çalışmak için buraya gelen öğrencimize kadar herkese ulaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. ATASC-SD, üyelerinden aldığı güç doğrultusunda tekrar üyelerine hizmet etmeyi amaçlayan ve kesinlikle kar amacı gütmeyen bir organizasyon” diyorlar…

Ben, bugüne kadar düzenlenmiş piknik, Akdeniz geceleri gibi etkinlikleri çekici bulmadığımı söylüyorum ve zaman çok kıymetli olduğu için derneğin daha çok konferans tarzı oluşumlara ön ayak olması gerektiği görüşümü iletiyorum…

Taşıran, bana katılmadığını söylüyor. “Birçok eski arkadaşımız bu gibi etkinliklerde tanışmışlar” diyor ve de ablasından örnek veriyor: “Dubai’de aylardır kendilerine Türk arkadaş arıyorlar ve de nerede Türk etkinliği var gitmeye çalışıyorlar. Biz burada şanslıyız. Bu çatı altında birçok kişinin tanışmasına vesile olabiliyoruz.”

Şekeroğlu bana hak veriyor, “Bir aktivite düzenliyorsunuz, herkes bir köşeye çekiliyor, kendi arkadaşı ile görüşüp evine dönüyor. Bildiğin, tanıdığın kişiler ile iletişimdense tanışma, karşılıklı yeni kişiler ile iletişime olanak sağlayacak bir atmosfer sağlamak amacımız. Bilgi alışverişinin önemine her toplantımızda değiniyoruz” diyor ve ekliyor: “Herkesi her türlü aktiviteye çekemezsiniz ama dört etkinlikten ikisine geliyorsa o kişi, bizim için kazançtır. Üyenin ilgisini çekmek önemli, rutin olan etkinlikleri de değiştirip, aktivitelerimize katılan kişiler iyi vakit geçirsin istiyoruz. Önümüzdeki günlerde daha önce yapılmamış dernek aktiviteleri ve çok farklı içerikleri ile eski aktivitelerimizi düzenleyeceğiz.”

“İşimizi ciddiye alıyoruz”

ATASC-SD Yönetim Kurulu üyeleri özetle; kapılarının herkese açık olduğunu söylüyor. TCA’dan Ahıskalı Türklerine yönelik onbin dolarlık bir yardım almışlar ve ATASC-SD Türk Okulu, Türkiye Evi projesini çok önemsiyorlar.

Ahıskalı Türkler’e destek kampanyalarını merak ettiğimde şu anda komitenin Murat Göksel önderliğinde çalışmalarına devam ettiğini öğreniyorum. “Ahıskalı Türkler’ Destek Komitesi’nde gönüllü görev alacak isimlere ihtiyacımız var” diyorlar…

Burada Türk kültürünü Amerikalılara tanıtmak ve bu misyonla nasıl ortak çalışabiliriz sorusunun cevabını arıyorlar. Bu topluluk sayesinde birlik olabiliyoruz. ATASC-SD, San Diego’daki Türk Amerikan toplumu içerisinde bir çatı özelliği taşıyor.

“Gerek eğitim, gerek kültürünü unutmadan insanlarla tanışma, gerekse de yardımlaşma için bu çatı altında toplanılıyor. Bizim amacımız bu çatı altında birlik olabilmeyi başarmak. İnsanların yıkıcı da olsa yapıcı da olsa eleştirilerini dinlemek ama polemiklere girmeden en iyi şekilde hizmet vermek amacımız. Önerilere açığız. Türkiye Cumhuriyeti çocukları olarak kültürümüzü yaşatmak ve Türk insanının Amerikan toplumuna entegrasyonunu sağlamak için bir katkımız olacaksa ne mutlu bize” diyorlar…

(Turkish Journal)

Become a patron at Patreon!